I

Sohbetlerde söylerim, “Zanaatta usta çırağını seçer, sanatçı adayı ise ustasını kendi seçer.”

Sanatçı adayı yola çıktığında tek tip beslenmenin zararlarını algıladığında farklı kaynaklardan, ustalardan da beslenecektir.

Bu süreç kaçınılmaz olarak bir taklit sürecidir. Ursula Le Guin taklidin yazarın kendi sesini bulmasında yardımcı bir yöntem olduğunu söyler. “Sanatta taklit, onu icra eden kişi tarafından bir öğrenme aracı olarak görülmeli; aksi hâlde intihal olur. Sadece öğrenmek için taklit edersin, ortaya çıkan şeyi de yayımlamazsın. Veya yayımlarsan da şöyle dersin, ‘Bu bir Hemingway taklidi.’ … İnsanın iyi şeyler okuyup onlar gibi yazmaya çalışarak öğrenmesi lâzım. Bir piyanist hiç başka bir piyanist dinlememiş olsa, ne yapacağını nasıl bilebilir?” (Yazma Üzerine Sohbetler / Söyleşi: David Naimon, Çeviren: Özde Duygu Gürkan, Metis Yay. 2020)

II

Yazmak, hayatı ve hayatları yeniden kurgulayarak zamanın sularına bırakmaktır. Yazma eylemi için Feridun Andaç şunları söyler: “Yazman başka yazarların yazdıklarından öğrenilebilir ama bir koşulla; kendini adayarak her gün yazmakla. İşte yeteneğiniz varsa bu süreçte ortaya çıkıp biçimlenir. Yoksa noktalama işaretlerini ezberleyerek yazı yazılmaz. Kurallar biraz da siz yazarken gelir kendini öğretir. Doğru cümle bilgisi yazma eyleminde ortaya çıkar. Bunu, yazmadan göremezsiniz.” (Feridun Andaç, Yaratıcılık nerede başlar? Cumhuriyet Kitap Eki, 20 Ağustos 2020)

III

Açı, olmak ya da olmamak sürecindeki belirleyicilerden biridir.

Bir olguya bakış açımız bizim onu okumamızı sağlar. Bakış açımızı belirleyen ön-kabuller, önyargılar, ezberler ise yanılgımıza yol açarken yenilgiye de yol açabilecek denli önemlidir.

Masanın Dört tarafı, dairenin her noktası olguları farklı açılarla gösterirken gerçek tektir. Gerek bireysel ve toplumsal ve gerekse uluslararası ilişkilerde doğru-yanlış, zamana-zemine-kişiye ve/veya toplumsal çıkarlara göre değişkendir.

Olgunun merkezinde bir kişi de olsa o kişinin hem kendine hem de olguya dışarıdan bakabilmesi görüş açısını genişletecektir.

Meraklısı için parantez: En basit anlatımıyla dünya 23 derece 27 dakikalık bir açıyla sağa doğru eğiktir.

Eğer eksen eğik olmasaydı: 1- mevsimler oluşmazdı, 2- gece ve gündüz her zaman eşit olurdu, 3- güneş ışıkları her zaman ekvatora dik düşerdi, 4- İklim kuşakları ortadan kalkardı.

Dünyamızın açısı bir derece değişirse bugünkü iklim düzeninin olamayacağını hatta kavrulacağını bir yerde okumuştum.

Olgulara bakış açımızın önem ve değerini sinek pislemedik bir yere yazarak vardığınız sonuçları bir kez daha sorgulayınız lütfen.

IV

Baktığını gördüğü gibi çizmek. Görünmezi çizip, yontmak ise sanatçının imgelem gücüyle orantılı bir gerçekliktir.

Venüs yontularını düşünün lütfen. Musa, melek, Meryem Ana tasvir ve yontularını…

İdealize etmek… Mükemmeli arayış… Aşkın gözüyle seyretmek zamanı… Güzelden, güzelliklerden bir harf alarak kurgulanan metin ne o ne öteki, ne de diğeridir artık. Kendisidir sadece…