Önce nasıl bir 2018 devredildi, bir bakalım:

24 Haziran 2018 seçimleriyle parlamenter sistemin artık siyaset sahnesinden tümüyle silindiği...

Kuvvetler ayrılığı tartışmalarının yoğunlaştığı daha da yoğunlaşacağı...

Yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin sarsıldığı ve daha da sarsılacağı bir Türkiye devraldı 2019 yılı.

Eğitimin ve sağlığın büyük ölçüde özelleştirildiği, toplum için çok hayati olan bu iki alanının ticari bir sektöre dönüştürüldüğü...

Üniversite özerkliğinin tümüyle sarsıldığı...

Ve de Temmuz 2018'de çıkarılan 703 sayılı KHK ile üniversitelerin ve YÖK'ün devre dışı bırakıldığı, rektör atamalarının tümüyle Cumhurbaşkanına teslim edildiği...

İşte böyle bir 2018 devredildi 2019 yılına.

* * *

Devam edelim:

-Kadın cinayetleri ve kadına şiddetin daha da arttığı...

2012'de 210 olan kadın cinayetlerinin yıllara göre 237, 294, 303, 328, 409 ve 2018 yılında 440 olduğu ve de daha da artacağı...

-Çocuk ve kadına tacizlerin giderek arttığı ve sanki bir magazin olaymış gibi gazete sayfalarından hiç düşmediği ve düşmeyeceği...

-Öyle ki, hayvan sevgisinin bile yok olduğu, acımasız bir şiddetin giderek arttığı ve daha da artacağı...

Yani şiddetin adeta kol gezdiği bir Türkiye devraldı 2019 yılı.

***

Ve de devamla:

Resmi rakamlarla yaklaşık bugün 4 milyon, gayri resmi rakamlarla daha da fazla Suriyeli vardır ülkemizde. Bunun da yarıya yakınının (%47'si) 18 yaş altı çocuk olduğu ifade edilmektedir.

-Türkiye için büyük bir sorun olan bu insanların sosyal, ekonomik, güvenlik, sağlık ve eğitim sorunlarının arttığı ve daha da artacağı...

Ve daha da tehlikelisi:

-Yılbaşı kutlamalarında Taksim Meydanı'nda Özel Suriye Ordusu (ÖSO) bayrağının açılmasına duyulan tepkilerle...

-Ve "geçici koruma statüsü" altında bulunan Suriyelilerin işgücü olarak kullanılmasına duyulan tepkilerle, yeni bir ırkçılığın hortlayacağı ya da hortlatılabileceği...

Evet, böyle bir Türkiye devredildi 2019 yılına.

***

Ve 2019 yılında:

-31 Mart yerel seçimlerinin, iktidar ve de özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan için sanki bir güvenoyuna dönüşeceği...

-Ve yine 31 Mart yerel seçimlerinin, muhalefet için olduğundan da fazla çok ciddi bir sınav olacağı...

-Özellikle de ittifakların, "zihinlerde yaratacağı altüst oluşla" siyasi anlamda daha bir organik bütünlüğe dönüşebileceği... (AKP ile MHP'nin, CHP ile İYİ partinin gibi...)

-Ve muhalefet partilerinde bir yönetim tartışmasının daha da yükseleceği...

-Ye de Türkiye'ye özgü başkanlık sisteminin, daha da otoriter bir yapıya dönüşür olacağı...

İşte 2019 yılı, bu oluşumların ete-kemiğe büründüğü bir yıl olacak gibidir.

***

Her yeni yıla devredildiği gibi, belki de 2019'a devredilen en önemli iki sorun "Alevi Sorunu" ve "Kürt Sorunu" olacaktır diyebiliriz.

95 yıldır var olan, ama bugüne kadar çözülmeyen bu iki sorun, AKP iktidar döneminde konuşulmuş ama arkası gelmemiştir.

Özellikle Kürt Sorunu, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye ile irtibatlandırma gibi çok büyük bir tehlikeyi içinde barındırmaktadır.

Ve de bu sorun ülkenin ekonomisini, siyasetini, askeri ve siyasi politikalarını olduğundan da fazla etkilemektedir.

Daha da önemlisi, ülkeyi yönetmeye talip olan siyasi partilerin ortak bir milli politika oluşturması gerekirken, bu sorunun iktidar-muhalefet kavgasına alet edilir olmasıdır. Son söz olarak denilebilir ki;

1919 yılı, "bağımsızlık ve emperyal işgalden kurtuluşun" başlangıç yılı olmuştu.

Umarız ki, 2019 yılı da bu ülkenin köklü sorunlarını çözebilecek adımların atıldığı bir yıl olsun.