Maliyetlerin düşürülmesi için nakliye ve tedarik konusunun analizine devam ediyorum;
Bu konuda dikkat çekici bir husus da nakliyesi yapılacak mal ve malzeme konusunda -yanlış hesaplamalarda- bulunmaktır.
Şöyle ki; 10 ton kapasiteli bir nakil aracınız olsun, bununla 2 tonluk bir mal sevkiyatı yapar ya da mal tedarikini bu araçla sağlarsanız, kapasiteyi tam kullanmamış olduğunuz gibi yüksek nakliye bedelini (görünmez) zarar hanesine yazabilirsiniz.
Yükleme konusunda azı olduğu gibi normalüstü taşımalarda zarara sebep olmaktadır, her aracın bir taşıyabileceği bir “yük miktarı” vardır 10 ton kapasiteli bir araca 12 ton yüklenebilir! Ancak araçta yapacağı zarar ile yakıtta oluşturacağı maliyettin yanı sıra karayolundaki diğer araçlara vereceği potansiyel zarar da dikkat çekicidir.
Ancak bundan daha vahim olan “fazla stok tutma” alışkanlığıdır. Yukarıda sözünü ettiğim ek maliyetinizden daha yüksek oranları- atıl stok miktarı- oluşturarak karşılaşırsınız.
Diğer taraftan miktar tespitinde tedarik ya da sevk noktalarındaki “alışkanlıklar sorunu” günlük rutin içerisinde göze batmaz. Örneğin devamlı tedariki yapılan bir mal ya da malzemede alım miktarları standardın dışına çıktığında imalatın karşılığı o gün için sağlanır ancak standart dışı  (eksik ya da fazla) tedarikin stok ve taşıma maliyetine getireceği yük göz ardı edilir.
Zaten bu sebeple birçok işletme stok tedarik miktarları için bilimsel verilerden yararlanarak optimal stok / topuk stok miktar tespitini rasyonel olarak kullanma eğilimindedir.
İşletmenizin tedarik ve sevk işleminde nakliye ve bunun maliyeti; miktarı ve zaman ile orantılı olarak değişiklik gösterir.
İş başındaki yöneticiler için temel görevlerden birisi eskiden beri devam eden bu tip tedarik/ nakliye konuları üzerine eğilmeleri ve
Mesafe,
Miktar,
Maliyet analizi yapmaları başarılarına doğrudan katkı sağlayacaktır.
Tedarik ve stok konusunda iki temel yaklaşımdan söz etmek olasıdır:
Lazım olur diye hemen her şeyi stoklamak,
Gerekli olduğunda hemen tedarik etmek.
Savaş ve kıtlık yıllarının alışkanlığı olan “hemen her şeyin el altında tutulması” yöntemi günümüzde hiç de bilimsel ve rasyonel değildir.
İster hammadde, isterse yarı mamul ya da mamul olsun bu iki politikadan birini tercih etmek işletmenin vizyonunu doğrudan etkiler.
Büyük Japon işletmelerinin birçoğu temelde “fabrika da stok yapılmasına izin vermeme” eğilimini benimsemişlerdir çünkü “bir alanda stoka izin verdiklerinde fabrikanın birçok alanında stok oluşacaktır” mantığını taşırlar.
Ülkemizdeki birçok işletmenin stok konusuna dikkat ve özen göstermediğinin canlı bir tanığı olarak atıl ve gereksiz stok miktarları yüzünden finansman sıkıntısı yaşayan, yüksek maliyetli kredi kullanmak zorunda kalan ve bu yüzden dar boğaza düşen birçok firma tanıdım bazılarının “atıl stoklarının” değerlendirilmesi ve dolaşıma girmesi yönünde yaptığım uygulamalar ile finansman ve nakit sorunlarının düzeldiğini gördüm.
Sonuç olarak artık tedarik hızının neredeyse çevrimiçi olduğu günümüz iş hayatında stok ve tedarik politikalarının:
Merdiven altı, yastık altı, elde bulunsun, mantığından
Gerektiği zaman, gerektiği kadar, gerektiği yerden alınması
Tercihinin yapılması ile maliyetlerinizin düştüğünü ve verimliliğin arttığını görebilirsiniz.
 
Not: Makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun haber vermek koşuluyla  kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.