Bu gün 10 Kasım 2021 O’nu kaybedeli tam 83 yıl olmuş. Türk Halkı hala ilk günkü kadar O’nun acısını derinden hissediyor. 1881’de dünyaya gelen O Deha, 1938 yılında “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diyerek yaşama gözlerini yummuştur. 57 Yıllık kısa yaşam sürecinde dünyayı ve tarihin akışını değiştirecek başarılara imza atmıştır.

Yarbay Mustafa Kemal ilk sınavını Çanakkale’de verdi. Bir düşünelim Çanakkale’de Mustafa Kemal’in dahice taktikleri ve savaş yeteneği olmasaydı, emperyalist güçler, dünyanın en güçlü İngiliz ve Fransız orduları Çanakkale’yi aşarak yeni kurulmakta olan Sovyet yönetimini boğacak, Çar Yönetimine yardım edeceklerdi. Tarih başka bir yöne kayacaktı. Bu anlamda tarihin akışını değiştirmiştir.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ise Mustafa Kemal’in ve Türk Ordularının emperyalizmi durdurduğunun bilincindedir. Bu nedenledir ki, Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin, Kurtuluş Savaşı sürecinde bize çok sayıda silah ve altın desteğinde bulunmuştur. Hatta “Barış sağlanmasını” isteyerek, doğu sınırlarımızdan silahlarını da bize bırakarak Kars ve Ardahan’ı terk etmişlerdir.

Diğer en büyük başarısı ise Samsun’a çıkışı ile birlikte Ulusal Kurtuluş Savaşını başlatması, yedi düveli, (düveli muazzamayı) dize getirmesidir. Büyük Ozan Nazım Hikmet O’nun heybetli duruşunu ve o süreçteki heyecanını şöyle betimliyor; “Bıraksalar/ İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak/ ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak/ Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı”

“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” diyerek, emperyalizmin ülkemizdeki eli, kolu, kanadı olan Yunanlıların denize dökülmesi ile Anadolu’dan düşman güçleri sökülüp atılmıştır.

Ulusal Kurtuluş Savaşının başarıyla bitmesi, sonrasında cumhuriyetin kurulması. Dünyada Ulusal Kurtuluş Savaşları çağını başlatmıştır. Dünyanın diğer sömürge ve mazlum devletleri emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı vererek özgürlüklerine kavuşmuştur. Bunu veciz bir sözle Hindistan Bağımsızlık Mücadelesinin Önderi Mahatma Gandhi şöyle özetler: “Mustafa Kemal İngilizleri yenene kadar, Tanrıyı da İngilizlerin yanında sanıyorduk”…Sonrasında sömürge devletler bir bir özgürlüğüne kavuşmuştur. Mazlum devletlere ilham kaynağı olmuştur.

Demokrasi; Cumhuriyetin halk egemenliğine dayanmasıdır. “En büyük eserim” dediği cumhuriyeti kurarak, onu demokrasi ile taçlandırmıştır. 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kurmuş. 1922’de saltanatı ve padişahlığı kaldırmış. 1924’te halifeliği kaldırmış. Öğretim Birliği Yasası’nı çıkartmış. 1926’da kadın erkek eşitliğini sağlayarak, medeni yasayı onaylamış. 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş, 1928 yılında “Devletin dini İslamdır” maddesi anayasadan çıkartılmış, 1937 yılında laiklik anayasa ile güvence altına alınmıştır.

Bu anlamda Türkiye 57 İslam ülkesi arasında bir yıldızdır. Bir örneği daha yoktur. Tüm bunlar cumhuriyetin bir devrimle kurulduğunu gösterir. Kolay değil insanı kul olmaktan çıkarıp, birey olmasını sağlamak. Her devrim gibi Kemalist Devrim de, kendi karşı devrimini yaratmıştır. Bu süreci dolu dizgin yaşıyoruz. Hızla dinci bir devlete doğru gidiyoruz.

Evet o süreci yaşıyoruz, Çanakkale Zaferinin yıldönümlerinde adı anılmıyor. Ayasofya açılışlarında cumhuriyetin kurucularına kılıç sallanıyor, lanet okunuyor. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen zihniyet baştacı ediliyor. Öğretim birliği yasası çiğnendi...

Mustafa Kemal’in ilke ve idealleri kitlelere malolmuştur. Demokrasi güçleri cumhuriyetin kazanımlarından ödün vermeyecektir.

Mustafa Kemal Atatürk, Anıtkabirinde yaşamındaki kadar güçlüdür. Hiçbir kirli perde onun aydınlatma ışığını kapatamayacak.

Geçen yüzyılın dehası, hiç kuşkunuz olmasın bu yüz yılın da dehası olmaya devam edecek.