Saatini iple çektiğimiz ve kulağımızı radyoya dayayıp kendimizi başka dünyalara bıraktığımız “Mikrofonda Tiyatro” zamanlarında başladı Türk Sanat Müziği’ne ilgimiz.

 

Kulağımızda zaten vardı musiki, ama radyonun “Beraber ve Solo Şarkılar” , “Bir Solist” gibi programları, musiki zevkimizi de geliştirdi, duygusallığımızı da artırdı.

Radyoyla birlikte mırıldanır olduk, sonra sonra eş-dost muhabbetlerinde söylemeye bile başladık.

Ses yoktu, ama galiba kulağımız iyiydi.

Sevdiğimiz deyimle “umutlar ilkbaharı”, 1960’lı yıllar…

Duygu denizinde gibiyiz.

Yeni duyduğumuz her şarkı, her yeni beste, fırtınalar koparıyor yüreğimizde.

El yordamıyla hayatı anlamaya çalışırken, bir yandan da başımızda kavak yelleri estiriyor musiki nağmeleri…

Resim, tiyatro derken, rastlantılar öyle getiriyor; hayatımızı kalemimizle kazanmaya başlıyoruz.

Ama, müzik durup duruyor bir yerlerimizde. Üstelik zamanla çeşitleniyor da müzik zevkimiz; halk müziği zaten hep vardı, klasik müzikle hafif batı müziği de ekleniyor…Türk pop müziği, hatta seviyeli arabesk müzik parçaları da beğeni alanımıza giriyor.

Kulağımıza hoş gelen her tür müziği seviyoruz artık velhasıl…

Bu bir “ilgi dağılması” değil ve sanat müziğinin yaşamımızdaki yerini, önemini hiç mi hiç azaltmıyor.

1980’lerde galiba, Müze’de Dr. Sedat Terlemez yönetiminde koro çalışmaları başlayınca, tereddütsüz kendimizi atıyoruz.

Sebat edemiyoruz, o başka.

1990’larda, Dr. Rifat Patır ağabeyimizin Kartal Yuvası’nda “fasıl akşamları” ile musiki gıdamızı almaya devam ediyoruz.

Türkiye’de daha “popstar” türü müzik yarışmaları yokken “amatör sesler yarışması” düzenlediğimizi de anımsatalım.

Çorum, Dr. Sedat Terlemez’in açtığı yolda ilerledi ve bir hayli mesafe aldı. Türk Sanat Müziği koroları birbiriyle yarışır hale geldi.

Okul arkadaşımız, sevgili kardeşimiz Enver Leblebicioğlu ise büyük bir özveriyle, titizlikle ve istikrarla çalışmalarını sürdürüyor; Ticaret ve Sanayi Odası Türk Sanat Müziği Topluluğu ile gerçekten Çorum’un yüzünü ağartıyor.

Önceki akşam bir kez daha izledik Leblebicioğlu ve arkadaşlarını, coşkuyla, sevgiyle ve derinden duygulanarak.

Ellerine, ağızlarına, yüreklerine sağlık hepsinin de.

Böylesine “profesyonellere taş çıkartacak düzeyde” bir koroyu musikiseverlerin huzurlarına getiren TSO yöneticilerine ise samimi tebrik ve teşekkürler.

İyi ki varsınız musikinin güzel insanları.