24 Haziran seçimi yapıldı. Mazbatalar alındı. 7 Temmuz 2018 Cumartesi günü yeminler edildi. Ve 600 milletvekili ile yeni bir yasama dönemi başladı.

Ve de toplumsal temsili % 98 olan mecliste 9 Temmuz Pazartesi günü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yemin etmesiyle "Başkanlık Sistemi" de resmen başlamış oldu.

İşte bu nedenlerle yapılan yemindeki derinliğe bir bakalım dedik. Ve de yeni seçilen milletvekillerimize bu derinliği bir hatırlatalım dedik.

***

Ey milletvekilleri! Yaptığınız yeminde:

"Devletin varlığı ve bağımsızlığını" dediniz mi, dediniz.

"Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü" dediniz mi, dediniz.

"Milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma" dediniz mi, dediniz.

"Hukukun üstünlüğüne"...

"Demokratik ve laik Cumhuriyete"...

"Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma" dediniz mi, dediniz.

Ve devam ederek, "...Anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma"...

Ve de "Büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim" dediniz mi, dediniz.

Sayın milletvekilleri:

Bu mecliste tam 27 kez yemin edildi. Önemli olan bu yeminin arkasında durmak, gereklerini yerine getirmektir.

Unutulmamalıdır ki, bu toplum için namus ve şeref, laf olsun diye söylenen sözler değildir. Ve de bilinmelidir ki, namus ve şeref ayağa düşürülecek kavramlar da değildir.

Çünkü bu toplum; namus ve şeref için gün gelir Köroğlu olur, gün gelir Dadaloğlu olur, gün gelir Pir Sultan olur.

Yeter ki, halk tabiriyle bir kez "ayranı kabarmış" olmasın...

***

Ve sayın milletvekilleri, önce elimizde bulunsun diye bir bilgi sunalım:

24 Haziran 2018 seçimleriyle birlikte Cumhuriyet tarihinde 7'si tek partili, 20'si çok partili dönemde olmak üzere 27 genel seçim yapıldı. Ayrıca 18 yerel, 8 senato, 7 referandum, 11 ara, 19 kez de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı.

Başlangıç olarak 1950 seçimlerini alırsak, 1950-2018 arası genel seçimlerde 9689 milletvekili meclise girdi.

Bunun ortalama yüzde 27"si solu, yüzde 73'ü sağı temsil etmiştir. Bugün de böyledir.

Ama özellikle de bilmeliyiz ki, meclise giren sağ-sol kimlikli partilerin, emek-sermaye kavgasından doğan ve siyasi literatürde yer alan sağ-sol ile hiçbir benzerliği yoktur.

Maalesef bizde inanç farkı, etnik kimlik farkı, cumhuriyetçilik ve cumhuriyete duyulan itirazlar sağı-solu belirler olmuştur.

***

Ve meclise ilk kez giren sayın milletvekilleri:

-Kendinizi; en azından seçim süreci boyunca işçiden, köylüden, memurdan, emekliden ve de yoksuldan yana olmadık vaatlerle meclise dolmuş 600 milletvekili içinde bulacaksınız.

-Oy almak için kapı kapı dolaşan, sonra dolaştığı kapıları unutan, holdinglerin işlerini takip eden milletvekillerini göreceksiniz.

-Ömrünün yarısını mecliste geçirmiş, milletvekilliği saltanatına doyamamış kişilikler göreceksiniz.

-Ve de yalnız yumruklarını konuşturan, fikir fukarası milletvekillerini göreceksiniz.

-Yakasına en büyük Atatürk rozetini takan, evinin balkonuna en büyük bayrağı asan, ülke sorunları gelince yok olan milletvekilleri göreceksiniz.

-Yanlış dahi olsa, partisinin kararlarına itiraz edemeyen "kul" zihniyetli milletvekillerini göreceksiniz.

-İş takipçiliği yapıp malvarlığını ona, yüze katlayan çok büyük yurtsever(!!!) milletvekillerini göreceksiniz.

-Yine de ülkesinin çıkarlarını var gücüyle savunan, ama sözleri meclisin gürültüsünde kaybolan bir avuç yurtsever milletvekili de göreceksiniz.

***

Evet, sayın milletvekilleri:

-Eğer işçiye, köylüye, emekliye, memura ve yoksula, yani kısaca dar gelirliye kapılarınızı kapatacaksanız...

-Ve de bu sağcı, bu solcu diye...

-Bu Alevi, bu Sünni diye...

-Bu Türk, bu Kürt diye ayırım yapacaksanız...

-Yalnız el kaldırıp el indirecek, yeminden sonra kürsüye çıkmayacaksanız...

Yani ettiğiniz yemine sadık kalmayacak ya da kalamayacaksanız...

Yakanızdaki Milletvekili rozetini bırakmanız, Atatürk rozetini çıkarmanız, evinizin balkonundaki bayrağı indirmeniz daha onurlu bir davranış olacaktır.

Çünkü bu ülkenin gerçek bir yurtsever, cesur milletvekillerine ihtiyacı vardır.