Aralık ayının felaket günleridir 23 Aralık ve 24 Aralık. 23 Aralık, Kubilay'ın katledilmesini hatırlatır bizlere; 24 Aralık, Maraş katliamını...
***
Kubilay olayı ya da Menemen olayı:
-İrticai bir ayaklanma mıdır?
-Hilafetin kaldırılmasına bir tepki midir?
-Henüz 7 yıllık olan cumhuriyet üzerinde oynanan bir provokasyon mudur?
-Ya da asıl hedefi, cumhuriyet ve cumhuriyet kurucularının kimyasını mı bozmaktır, bilemiyoruz.
Bunlardan biri de olabilir, hepsi de olabilir...
Ama sonuca bakıldığında, muhafazakâr kesimle cumhuriyet kurucuları arasında, tamiri zor olan bir uzaklaşmanın yaratıldığı görülür. Nitekim bu uzaklaşma, 1946'ya kadar çok partili sisteme geçişi engelleyen önemli bir faktör olmuştur.
1930 yılındaki bu kanlı olay, cumhuriyet kurucularını sert önlemler almaya yöneltti. 1931-1949 yılları arasında tüm okullarda 'din eğitimi' 18 yıl yasaklandı.
Ancak bu ve benzeri önlemler, cumhuriyet karşıtları tarafından inanca baskı olarak görüldü ve "din adamlarını tasfiye projesi" olarak sunuldu. Ve de kurucu değerlere itiraz edenler, günümüze kadar siyasi bir argüman olarak kullandı.
***
Peki, Menemen olayı ne idi?
23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelen ve kendini "Mehdi" ilan eden Giritli Derviş Mehmet önderliğinde beş kişi, sabah namazında halkı kışkırtırlar. Ardında 70 bin kişilik halife ordusunun olduğunu, katılmayanların kılıçtan geçirileceğini söylerler. Şehrin meydanına yeşil bir bayrak dikerler. Halkı, verdikleri korkuyla çevresinde toplarlar.
Olaya müdahale için, yedek subay öğretmen olan asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay görevlendirilir. Kubilay bir manga askerle gelir. Kalabalığa dağılmalarını söyler. Kalabalıktan bir ateş açılır. Kubilay yaralanır. Bunun üzerine askerler ateşle müdahale ederler. Ancak kullanılan mermi manevra mermisi olduğu için etkisi olmaz. Bunu fırsat bilen elebaşı Derviş Mehmet, "bize kurşun işlemez" diyerek halkı daha da çok tahrik eder. Yaralı olarak cami avlusuna sığınan Kubilay'ın başını keser.
Olay üzerine askeri birlik gelir. Olay bastırılır ve suçlular yakalanır. Divan-ı Harp kurulur. 2200 kişi sorgulanır. 105 kişi yargılanır, 36 kişiye idam verilir, 28 kişi asılır.
Elbette olay Ankara'da büyük bir infial yaratır. Durum, İstanbul'da bulunan Atatürk'e iletilir. Atatürk çok sert bir mesaj yayınlar. Bölgede sıkıyönetim ilan edilir.
İşte Cumhuriyet tarihinde en derin, tamir edilmesi en zor ve günümüze kadar unutulmayan en büyük kırılma böyle yaşandı. Bir ölçüde de olsa, cumhuriyetin kurucularının kimyasını bozmak isteyenler hedeflerine ulaşır oldu!
***
İşte o gün Derviş Mehmet gibilere Menemen'de Kubilay'ın kafasını kestiren irade 70'li, 80'li, 90'lı yıllarda; Maraş'ta Maraş katliamını, Çorum'da Çorum katliamını, Sivas'ta Sivas katliamını yaratmıştır.
Menemen olayında, halkla Cumhuriyet karşı karşıya getirilmek istenmişti; Maraş, Çorum, Sivas olaylarında, inanç grupları karşı karşıya getirilmek istendi. Amaç toplumun sosyal ve siyasal uyanışını engellemek, bu uyanışı kırmaktı...
***
İşte bu ülkede 1930'dan bugüne, Menemen meydanında yaratılan ve mesajı görüntüsünden daha büyük bir tehlike temizlenmeye çalışılmıştır.
Ve de bunun için birçok aydın, kanıyla, canıyla bedel ödemiştir.
Nitekim muhafazakâr şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek de, olayın akabinde yazdığı ve "Birkaç Hikaye ve Birkaç Tahlil" kitabında yer alan, Kubilay Olayı ile ilgili yazısında şöyle demiştir:
"Vatanımızın kalbimize en yakın bir köşesinde, daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı, bugün "İnna fetahlaneke" yazılı zift ruhlu bir irtica âleminden temizliyoruz."
Ama asıl görülmesi gereken ve de asıl temizlenmesi gereken tehlike, Menemen şehir meydanında Kubilay'in kesik başı ile verilen mesajın ve Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının arkasındaki iradedir.
Çünkü bu irade bugün, Tüm Ortadoğu'yu, genelde tüm İslam Dünyası'nı yeniden dizayn etmektedir.