Çorum lisesi mezunu arkadaşlarımızdan Mehmet Üstün Atalay kardeşimizi kaybettik.

İstanbul’da yıllardır her ay 1963 Çorum lisesi mezunu arkadaşlarla toplanırız.

Üstün Atalay, hepimizin çok sevdiği sevgi ve saygı dolu davranışları ve hayran olduğumuz nezaketiyle temayüz eden güzel bir arkadaşımızdı. Kentsel dönüşüm nedeniyle Çınarcık’a yerleştiği için toplantılarımıza Çınarcık’tan gelirdi.

Mehmet Celal bey ve Mualla Atalay hanımın oğlu olan Üstün, 1944 yılında Çorum’da doğmuş. İlk, orta ve lise eğitimini Çorum’da yaptıktan sonra 1965 yılında İstanbul’a gelerek 45 yıl Erenköy’de manifatura ve tuhafiye ticareti yapmıştır. Tülin hanımla evli olan Üstün’ün 1973 doğumlu İsmail Okan (Rıfat Cerit’in damadı) ve 1978 doğumlu Zafer Gürkan adlı iki oğlu, Fitnat ve Tuğçe adlı iki gelini, Beril, Arda ve Alara adlı üç torunu vardır.

Üstün’ün abisi Zafer Atalay genç yaşta vefat etmiş, diğer kız kardeşleri Muzaffer Ergin ve Nilüfer Ustagil İstanbul’da yaşamaktadırlar.

Dostluğuna ve arkadaşlığına doyamadığımız Mehmet Üstün Atalay kardeşimizi sevgi, saygı ve rahmetle anar, dost, arkadaş, akraba ve Atalay sülalesine baş sağlığı dilerim.

Büyük şair Yahya Kemal Beyatlı üstadın İstanbul Park otelde ölümü öncesi Allah’a şöyle yalvardığı başucunda bulunan yazıdan anlaşılmıştır.

“Ölüm kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin,

Yok mudur buna bir çare, Ya Rabbel âlemin?”

Yahya Kemal Sessiz gemi adlı şiirinde de ;

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Bir çok seneler geçti dönen yok seferinden… diyerek, sonsuzluğa baş eğmiştir.

Ben de bir dörtlüğümde ölüm karşısında yüce Allah’tan şöyle bir talepte bulunmuştum.

Ağlayarak gelmişim, gülerek gitmeliyim,

Kâinatın, dünyanın sırrına ermeliyim,

Bir ömür yetmez bana, bin ömürdür dileğim,

Geldikçe gitmeliyim, gittikçe gelmeliyim…(Mehmet Özata)

Yeniden bedenlenmeyi (Reenkarnasyon) çağrıştıran bu talebim çok uçuk da olsa Serik lisesinden Kayseri Everek’li Almanca öğretmeni arkadaşım Cahit Everekli;

“Özata, Yalvar Allah’a, verir vallaha” diyerek bana bu ilhamı vermişti!

BAADDİN ESPRİLERİ

1-Sevgili hemşehrimiz Soner Yalçın bir yazısında, “Corona virüsün sebebi 5G midir? diye soruyor. Corona, telekominikasyonun hızla büyümesiyle birlikte mutasyona uğramış virüs mü? Öyle ki; Çin buluşu 5G’ye kadar batı dünyası, (1G, 3G, 4G Japon, 2G Finlandiya’ya ait) 4 nesil kablosuz teknolojinin yan etkilerine hiç ses çıkarmadı ama 1 yıldır elektromanyetik radyasyon korkusunu pompalamaya başladı. Batı son iki aydır sıklıkla şunu tekrarlıyor.

“CORONA VİRÜSÜN SEBEBİ 5G’dir!”

Elektromanyetik radyasyon bütün kâinata ve atmosfere yayıldığı için ben de dehşet içinde olayları izlemeye çalışıyorum. Aklım şaşıyor, ben de dünyada yaşanan bütün kanser vakalarına elektromanyetik radyasyonun sebep olduğunu düşünüyorum.

İnşallah yanılıyorumdur.

1-Tanrım, 2020’yi yeniden yükler misin? Program virüslü çıktı.

2-Şimdiye kadar herkes din çalıştı. Soru Biyolojiden geldi.

3-Markete gittim çok kalabalıktı. İçeriye bakıp, “Osman amca Allah kabul etsin, ne zaman geldin Umre’den?” dedim, markette kimse kalmadı.

4-Kızlar şampuan alırken, saçları parlak göstermeli, tararken kolay taramalı, yumuşatmalı, kepeği önlemeli… Erkekler, “Ahaa şampuan yazıyoo”

5-Şalvarlı çocuk, cübbeli, şalvarlı babasına soruyor, “Baba demokrasi nedir? “Baba bilmiyorum oğlum, biz Müslümanız!”

6- “Şehitler ölmez” diyenlere şehit annesinin verdiği cevap, “İkimiz de öldük, sadece oğlumu gömdüler.”

7-Her gördüğün kadından elektrik alırsan faturayı cehennemde ödersin.

8- “Ey cemaat, beni nasıl bilirsiniz?” Ölünce duyamam, bari şimdiden söyleyin!”

9-Biraz TRT izleyim de, “memlekette her şey yolundaymış hissine kapılayım.”

1 Nisan 2020