Mason “duvarcı” anlamına gelir. Masonlar köklerini M.Ö. 10.yüzyılda Kudüs’te yapılmış olan Hz. Süleyman mabedi işçilerine dayandırırlar.

Mabetde çalışan çırak ve kalfaların kendilerine masonluğun gizlerini öğretmeyen ustaları Hiram Abif’i öldürmeleri masonluğun gizemini daha da arttırmıştır.

Orta Çağda Avrupa’da Katedraller ve Kiliseleri inşa eden duvarcı ustalarına Mason denilmekteymiş. Masonların kendi aralarında çırak-kalfa-usta olarak dereceleri vardır.

Çağlar boyunca gizemlerini ve törenlerini açığa çıkarmayan masonlar 20. Yüzyıl sonunda “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar” adı altında dünyaya açılmışlardır.

Masonların tüm dünyada yedi milyon üyeleri olduğu tahmin edilmektedir.

Masonlar çeşitli örgüt isimleri adı altında birleşmişlerdir.

Bunların en önemlileri İlluminati, Kurukafa ve Kemikler, Bilderberg, Trilateral, Gül Haç ve Kabalacılardır.

Amerika Birleşik Devletlerinde 16 başkanın Mason olduğu bilinmektedir.

Dünya piyasalarının % 80’ini elinde tutan 13 ailenin tamamı Masondur. Altın ve elmas sektörünün %70’i, petrol ve yeraltı kaynaklarının % 60’ı, basın, yayın ve sinema sektörünün % 70’i mason ailelerinin elindedir.

Bu ülkelerde masonlar kimin elinden tutarsa o kişi, şan, şöhret ve hatta iktidar sahibi olurmuş. Masonlukta bireysel hedef hakikate varmak, Yüce Varlığa erişmektir. Masonlukta yüce bir varlığa inanmak zorunludur. İsmine ne denirse densin, yüce bir kudretin varlığına inanmayanlar Masonluğa kabul edilmezler. Ateistler Mason olamaz. Bu kitabın amacı masonluk üzerindeki sır perdesini kaldırarak ana hatlarıyla herkesin anlayabileceği bir içerik sunmakmış.

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE

(GRIGORIY PETROV. KORİDOR KİTAP)

Atatürk’ün okulların müfredatına konulmasını istediği kitap)

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçe’ye ilk kez çevrildi. Atatürk kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuş. Derhal kitabın ülkedeki okulların ve askeri okulların müfredatına dahil edilmesini istemiş. Türk öğrenciler ve askerler ülkelerindeki “Yaşamı Yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler bu kitap o kadar çok ilgi görmüş ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline gelmiş.

Bu kitap, tüm yoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde, askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan iş adamlarına kadar her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek Finlandiya’yı geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini tüm insanlığa örnek olacak bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Maalesef benim de okumakta geciktiğim bu kitap, halkların destansı özverisiyle, yoksulluktan kurtularak, ekonomik, politik ve kültürel olarak nasıl mükemmel bir ülke yaratılabileceğini gösteren müthiş bir eserdir.

ADNAN MUNGAN DOSTLAR MUSİKİ TOPLULUĞU KONSERİ

Mensubu olduğum Dostlar Musiki Topluluğu ile 27 Ocak Pazar gecesi Yeditepe Üni. İnan Kıraç salonunda şefimiz Adnan Mungan yönetiminde Şerif İçli ve Neveser Kökdeş eserlerinden oluşan güzel bir konser verdik.

Varol’un sunduğu konserde, koromuzun söylediği Şerif İçli’nin çok sevdiğim “Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye” adlı Hüzzam şarkıyla, “Bülbülü şeydaya döndüm dehri görmez gözlerim” adlı Bayati şarkısını müzikseverler çok beğenmişler.

Solistlerden Mehmet Kobak, Neveser Kökdeş’in “Bir emele bin ah çeksem”, İsmail Şimşek, Neveser Kökdeş’in “Gülüyorsun güzelim gül, güle gülmek yaraşır”, Nurten Gül ve Kemalettin Gül, Neveser Kökdeş’in,“Kuş olup uçsam sevgilimin diyarına”, Esma Özyurt Şerif İçli’nin “Hasret dolu ahım sana hüsranımı söyler, Nadir Topçuoğlu, Şerif İçli’nin “Ezelden aşinanım ben ezelden hem zebanımsın” adlı şarkıları harika yorumlayarak müzikseverlerden büyük alkış aldılar.

Konsere davet ettiğim konuklarımızın tabiriyle, konserde, sazların, koromuzun ve solist arkadaşlarımızın kıyafetleri, uyumları ve sahne âdâpları da harikaymış.

30 Ocak 2019