Toplumlar, tarihin her döneminde kendini yönetecek ve yönlendirecek birini bulmuş ve peşine takılmakta da hiç tereddüt etmemiştir. Bulunan kişi gerçekten liderlik özelliklerine sahipse, toplumu huzur ve refaha götürmüş; yok, hasbelkader oralara gelmişse sonuç hem kendisi, hem de toplum için felaket olmuştur.

çevremizdekilerden de sık sık duyduğumuz, zaman zaman da kendimizin kullandığı bir söz vardır: “Ah, orada ben olacaktım ki..!” Birisinin beğenmediğimiz bir şey yaptığını duyduğumuzda hemencecik söyleyiverdiğimiz bu söz, kendimizi beğenmişliğin ve böbürlenmenin en güzel kanıtıdır. Hiç bilgimiz olmadığı yerde bile araya girer döktürüveririz: “Ah ben orada olacaktım ki..!” Bir nevi liderlik özlemi de diyebiliriz buna. Sözün özü, herkesin gönlünde lider olma tutkusu yatar.

“Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerek.” diyor Mevlana. Bu kadarcık az ve öz sözle her şeyi ne kadar da güzel anlatmış. Lider diye peşinden gittiklerimizin büyük çoğunluğuna biraz yaklaştığımızda tuzla buz olur bizdeki izlenimleri. Yaptığı çiğlikleri ve yanlışları gördükçe; “Bu mu benim liderim, ben bunca zamandır bunun peşinden mi gidiyorum?” diye sorgularız kendimizi.

Bir kısmımız ise adeta tapar liderine; toz kondurmaz, gerekirse canını veresi gelir. Beğenmeyenlere de neyini beğenmediklerine bir türlü akıl erdiremez. İşini bilen bir lider için en kolay yönetilen toplumlar, bu tür bireylerden oluşanlardır. İstediğin gibi kullanır, her şeyi yaptırırsın kolaylıkla. Ayrıca senden hiç hesap kitap soran da olmaz nasıl olsa…

Peki ama gerçek anlamda lider kimdir ve nasıl olmalıdır?

soruyu, yaşadığımız olayların da ışığında güzel bir öyküyle anlatmaya çalışayım. Okuyunca ne demek istediğimi kolayca anlayacağınızdan eminim.

BEDEVİ İLE DEVESİ

İngiliz gazetecinin biri, Sina Dağı’nda karşılaştığı bir Bedevi'yle sohbet ederken laf liderlikten açılır. O da bir çöl insanının fikrini merak ettiği için sorar:

-'Sence lider kimdir?'

Bedevi, şöyle bir düşündükten sonra gazeteciye dönerek:

-'Sorunuza bir öykü ile cevap verebilir miyim?' der ve anlatmaya başlar:

-'Benim gibi bir Bedevi, kızgın güneş altında devesine binip Sina Çölü'nde yol alırken, ufuk çizgisi birdenbire kararır ve gökyüzünde tek tük görülen kuşlar, telaşla ters yöne doğru kanat çırpmaya başlarlar. Deneyimli Bedevi; bunun şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu anlar. Hemen devesini çökertip üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı kumlara çakıp devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra da küçük çadırını alelacele kurup içine girer ve kapı örtüsünü sıkıca düğümler.

Son düğümü henüz atmıştır ki, fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgârın oluşturduğu kum sağanağı büyük bir hızda çadır yüzeyine çarpmaktadır. Bedevi çadırda rahattır ama dışardaki deve kum tanesinin bir ok gibi bedenine çarpmasından büyük acı duymaktadır. En sonunda dile gelerek sahibine seslenir:

-'Efendi, canım çok acıyor ve gözlerim kumla doldu. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?'

Dışarıda olmanın zorluğunu iyi bilen Bedevi;

-'Peki, başını çadıra sokabilirsin.' diyerek, kapıyı bağlayan düğümlerden bir kısmını çözer. Deve de başını çadıra sokarak sahibine teşekkür eder.

Bu arada fırtına giderek daha da artmaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır;

-'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.'

Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Peki' der Bedevi.

Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır;

-'Efendi, ne olur, çok canım yanıyor, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver...'

Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, küçücük çadırda artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma Bedevi'den önce deve tepki gösterir;

-'Efendi, gördüğün gibi bu çadır ikimize dar geliyor. Hani diyorum ki, sen dışarı çıkıp da başının çaresine baksan...'

Sözün tam burasında, 'Lider kimdir?' diye sorulan Bedevi, İngiliz gazetecinin gözlerinin içine bakarak şunları söyler:

-“Lider kimdir” diye sormuştunuz değil mi; şimdi cevap vereyim: “Lider; devenin başını dahi çadıra sokmasına izin vermeyen insandır... “

Yaşadıklarımıza tıpa tıp uyuyor değil mi?

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•İyi bir lider insanlarda güven uyandırır. Daha iyi bir liderse, insanların kendisine güvenmesini sağlar. TÜRK ATASÖZÜ

•Bir devlet adamının kalbi, kafasının içinde olmalıdır. NAPOLEON

•Gerçek önderler size ne yapacağınızı söylemez, nasıl yapılacağını gösterir.

bir ülke başındaki adamın seviyesinden yukarı çıkamaz.

•Kendileri düşünemeyen veya sorumluluk almayanlar, yaygara koparan bir lidere ihtiyaç duyarlar. H. HERSE