Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile yapılan anlaşma, Cumhurbaşkanlığı tezkeresi olarak meclise sunuldu. 2 Ocak 2020 Perşembe günü TBMM'de 184 'hayır' oyuna karşılık 325 'evet' oyuyla kabul edildi.

Ve bu tezkere ile Libya'ya asker göndermenin önü de açılmış oldu.

Oylamada AKP ve MHP evet dedi; CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi hayır dedi.

Yani muhalefet, iktidarın Libya politikasına güven duymadığını gösterdi.

Ne olmuştu?

27 Kasım 2019 günü, Libya UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Sarraj ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında iki muhtıra imzalanmıştı.

Bunlar, "Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası" ve "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" idi.

İmzalanmış muhtıraların, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) tarafından 19 Aralık 2019 günü onaylandığı açıklandı.

Arap Birliği ise Mısır yönetiminin çağrısı üzerine, 31 Aralı 2019'da toplanarak bu anlaşmaya büyük bir tepki gösterdi.

Ve bugün Libya, General Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu ile başkenti Trablus olan Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında bir iç savaşa sıkıştırılmış durumda.

Ve de petrolüne el konulmuş, yarınının ne olacağı belirsiz bir Libya görünümünde.

***

Peki, 9 yıldır bir iç savaşa hapsedilmiş, ülkenin tümü tarumar edilmiş Libya'da neler olmuştu?

20 Ekim 2011, Libya'da bir dönemin bitip yeni bir dönemin başladığı gün olmuştu. Yani NATO bombalarıyla Kaddafı dönemi sona ermişti,

Bir film vardı; adı "Çöl Aslanı" idi... Eğer izlemediyseniz, mutlaka izleyin.

Konusu: 1911-1947 arasında Libya'yı işgal altında tutan faşist İtalyan ordularına karşı, Libyalı yurtseverlerin başında bulunan Ömer Muhtar'ın gerçek öyküsüdür.

Aslında Ömer Muhtar'ın öyküsü, 1930'lu yıllarda Libya'nın emperyal işgale karşı bağımsızlık mücadelesinin öyküsüdür.

Sonunda İtalyan askeri mahkemesi Ömer Muhtar'ı yargılar.

Suçu: İtalyan ordusuna karşı savaşmak, halkı İtalyan işgaline karşı isyan ettirmektir.

Açık alanda, halkının önünde asılarak idam edilmesine karar verilir.

Ve 16 Eylül 1931 günü Ömer Muhtar asılır. Ama başı diktir. Onurludur. İnançlı ve gururludur idam sehpasında.

Bazı İtalyan generalleri bile saygı duyar, onun bu duruşuna.

İşte o an, babası şehit olmuş bir çocuk onun yere düşen gözlüğünü alır, Libya'nın özgürlük savaşının bitmediğinin mesajını verir.

Ve de Libya 1951 'de bağımsızlığına kavuşur.

***

1.750.000 km. karelik alanda 6,5 milyon insanın yaşadığı bir ülkedir Libya.

Topraklarının % 90'a yakını çöl ve kurak arazidir.

400 yıl Osmanlı yönetmiştir bu ülkeyi, 36 yıl İtalyan işgalinde kalmıştır bu ülke. Petrol kaynakları bakımından dünyada 8'inci, Afrika'da l'inci sıradadır. Yani petrol kaynakları zengin bir ülkedir Libya.

İşte bu ülkeyi Kaddafı 42 yıl yönetti.

Demokratik bir Cumhuriyet inşa edemedi, ama koyu bir Arap milliyetçisiydi. Ülkesinin kaynaklarını millileştirmiş, Amerikan ve İngiliz üslerini kapatmıştı.

Batıya dik durmuştu. Emperyal politikalara boyun eğmemişti. İtalyan işgaline karşı direnişin sembolü olan Ömer Muhtar'ın bayrağını dik tutmuştu.

***

Sonuçta Batılı güçlerin bombaları altında, bu güçlerin silahlandırıp kışkırttığı kişiler tarafından 20 Ekim 2011 günü linç edildi.

Gazetelerde boy boy kanlı linç fotoğrafları sergilendi. TV sunucuları, ölüm haberini büyük bir sevinçle verdi. Arap Dünyasının işbirlikçi kralları sevinç çığlıkları attı.

-Çünkü onlara göre Kaddafı, 1969-2011 arasında 42 yıl halkına zulmetmişti!

-Çünkü onlara göre Arap dünyası büyük bir zalimden, Libya halkı büyük bir zulümden kurtulmuştu!

Ve o gün Libya'da, Libya'nın kaynaklarına ve petrolüne el koyan Batılı emperyal güçlerin denetiminde, sürekli bir iç savaşın yaşandığı yeni bir dönem başlatıldı.

İşte halkı tarafından linç edilen, ama bayrağını emperyal güçlere karşı dik tutan bu adamın zamanında, ülke nasıldı bir bakalım dedik.

Ve de 42 yıllık iktidarında, halkına zulmetti denilen Kaddafı'nin yaptıklarının bir listesini yapalım dedik.

Yarınki yazının konusu...