DEĞİŞİME DİRENÇİN TÜRLERİ
Kurumsallaşmada Değişimin her zaman çok iyi ve yararlı olduğu savunulamayacağı gibi buna karşı oluşan tepkinin de her zaman kötü bir sonuç olduğu savunulamaz. Ayrıca değişim kendiliğinden arzu edilmeyebilir ve isteğe bağlı bir yaklaşım da olmayabilir. Hatta değişim işin doğasının gereği birdenbire de ortaya çıkabilir, burada önemli olan değişim ortaya çıktığında veya değişim fikri cari olduğunda: neyin, ne zaman, ne sürede, ne şekilde, yapılacağı konusunun deneyim sahipleri tarafından doğru icra edilmesidir.
Burada sözünü ettiğim tabi ki işletme ve iktisat bilimi açısından fayda/ maliyet ve sonuç analizidir. Değişimden beklenen fayda ile bunun sonucu oluşacak maliyet eğer doğru analiz edilebiliyorsa söz konusu değişimi icra etmekte hiçbir sakınca yoktur.
Fakat faydaları maliyetlerle karşılaştırırken, her bir türünün de göz önünde bulundurulması özellikle gerekir. Yalnızca ekonomik yarar ve maliyetleri düşünmek yeterli değildir. Zira net bir ekonomik yarar görülse bile sosyal ya da psikolojik maliyetler yüksek olabilir. Diğer taraftan bu sosyal ve psikolojik maliyetleri rakamlara indirgemek pek pratik olmasa da yine de bu faktörler karar verme sürecine dâhil edilmelidir.
Netice itibariyle değişime karşı direncin 2 ana merkezde toplandığını söylemek olasıdır.
1. Değişime karşı rasyonel direnç
Burada maliyetlerin beklenen faydadan daha çok olduğunu ortaya çıkaran mantıklı ve tutarlı analizler sonucu oluşan dirençten söz edilmektedir
2. Değişime duygusal direnç
Burada ise beklenen fayda veya maliyet unsurlarından ziyade ihmal edilen bu faktörlerin yerini duygusallık bencillik ve insani egolar alır
Değişime olan muhalefette -(ölçümlenebilir rasyonel faktörlerle birlikte)- yeni vizyon ve tavırlar da aynı rasyonellik ölçüsünde geliştirilerek ilerde oluşabilecek duygusal dirence karşı güç sağlanarak işletme ve hatta toplum yararına kullanılabilir
Duygusal tepkiler konusunda ise elimizde çoğu zaman pimi çekilmiş bir bomba olduğunu düşünmemiz için nedenler vardır. Fakat bu dirençten de aslında bazı yararlar elde etmek mümkün olabilir biraz bundan da bahsetmekte yarar görüyorum
Değişimi yöneten ve icra edenlerin kalite ve yeterliliklerine bağlı olarak: değişime karşı olan muhalefet sırasında ortaya çıkan direncin unsurları dikkatli bir biçimde incelenerek değişimin hata ve kusurları da ölçümlenebilir. Ve bunlardan gereken dersler çıkarılabilir
Örneğin duygusal direniş aynı zamanda kurumda ki düşük iş tatmini ve motivasyon eksiklikleri konusunda aydınlatıcı bilgiler verebilir iletişim hata ve noksanlıkları ölçümlenebilir ve hatta değişimi yönetenlerin kurumsal davranışları daha dikkate alacak daha sosyal ve mantıklı ve özenli işlevler geliştirmesine imkan sağlar
“BUNDAN YİRMİ YIL SONRA YAPMADIĞINIZ ŞEYLERDEN DOLAYI, YAPTIKLARINIZDAN DAHA FAZLA PİŞMAN OLACAKSINIZ. KALKIN KAFANIZI KUMDAN ÇIKARIP ARAŞTIRIN HAYAL EDİN VE YENİLİKLERİ KEŞFEDİN
Sonuç olarak işletmelerimizin kurumsallaşması bir maraton koşusuna benzemektedir zaman içeresinde kusurlar gerek koşucu gerek yol ve gerekse kurallar ve uygulamalar açısından daha gözlemlenebilir ve ölçümlenebilir olmaktadır. Bu nedenle yılmadan ama dikkatli ve özenli geliştirilecek bir değişimin işletmede direnç gösterme olasılığı en az olacaktır.