MANİPULASYON
Kurumsallaşma ve işletmelerimizdeki insan davranışları yazı dizisinin sonuna gelirken yönlendirilme konusunu incelemeden sorunu tam belirlemiş sayılmayız.
İnsan davranışlarının pek çoğu onun doğasından ve gelişiminden kaynaklanmakla birlikte bazı davranış ve eylemleri de sonradan kazanılan ve çevre etkilenmesi ile oluşan davranışlarla tamamlanır.
Kurumsallaşma aşamasında yapılan çalışmalar sırasında gözlemlediğim bir husus da kurumsal davranışların gelişimi için kullanılan bilgi ve tekniklerin;
- üzerinde uygulanan insanları geliştirdiği kadar onları istekleri dışında yönlendirmede de kullanılabileceği gerçeğinin varlığıdır.-
İnsanların temel davranış ve nitelikleri konusunda eksik bilgisi olan kişiler kurumsal davranış ve eylemleri sonradan öğrenilebilir ve bunları kendine ve işletmesine adapte ederek kullanabilir.
Keza isteklendirme ya da iletişim konusunda sonradan öğrenilebilecek veriler (insanların özellikleri tam da bilinmeden) yine insanların istekleri dışında onları yönlendirmek için kullanılabilir.
Nihayet ahlaksal değerlerden uzak olan kimi insanlar diğer insanları ahlaksız öğeler konusunda yönlendirip kendi içsel menfaatleri için kullanabilir.
Kurumsallaşmanın ana felsefesi destekleyicidir ve temel olarak beşeri kaynaklara yönelmiştir. Amaç beşeri çevreyi düzenlemek organize etmek geliştirmek ve bu gelişen durumdan yine insanların yararlanmasını sağlamaktır.
Ancak kurumsal davranışları oluşturan model ya da eylemler ile kullanılan bilgi ve teknolojiler pozitif sonuç doğurduğu kadar olumsuz sonuçlar da doğurabilecek şekilde kullanılabilir.
Aslında bu olasılık birçok alanda, kişi, bilgi ve belge için de geçerlidir( Dezenformasyon denilen yanlı bilgilendirmeler ile koskoca bir toplumu darmadağın etmek ve kaosa neden olmak mümkündür.)
Dolaysıyla insanlara ait bilginin çarpıtılmadan eğilip bükülmeden onların iradeleri dışında kullanılmamasına dikkat etmek gerekir.
O halde gücün kullanımı konusunda olması gereken:
“KURUMDAKİ GÜÇ SAHİPLERİ YÜKSEK AHLAKLI VE MANEVİ BÜTÜNLÜK İÇİNDE HAREKET EDEN KİŞİLER OLMALI VE BU GÜÇ KÖTÜYE KULLANILMAMALIDIR”
Kurumsal yapı içeresinde ister işletme ile ilgili olsun isterse çalışan veya yönetenlerle ilgili olsun öğrenilen ve elde edilen her bilgi yüksek ahlak ve vicdan olmadan olası kötüye kullanımlar için tehlikeli bir araç olmaya başlar.
Buradaki yüksek ahlak ve vicdan derken anlatmak istediğim:
• Kurum içerisindeki güç ve yetki sahiplerinin her zaman diğerlerine karşı olan sorumluluk duygusunun öneminden bahsediyorum.
• Ayrıca kurumsallaşma ile insanlardan gelen bilgiyi (enformasyonu) açıklıkla alan onu doğru işleyen ve işleyişi hakkında doğru bilgi verebilen iki yönlü açık bir sistemden bahsediyorum.
• Nihayet kurumsallaşma faaliyetleri yürütülürken işletmenin maliyet ve kazancı kadar o işletmedeki insani ve sosyal değerlerinde gözden kaçırılmaması gerektiğinden bahsediyorum.
İşletmelerimizde çalışanların güdülenmesi ile yönlendirilmesi arasında çok ince bir çizgi vardır, bu çizginin bir yönü manipülasyona açık olduğu kadar diğer tarafı motivasyonu gerçekleştirmeye yarar. İşte tam da burada yöneticinin kalifikasyonu ortaya çıkacaktır. Unutulmamalıdır ki, insanlar olayları anlayabiliyorlarsa ve özgür seçimlerini yapabilecek bağımsızlıktalarsa yönlendirilmeleri mümkün değildir. Ama açık yönetilmiyor ve serbest seçme iradeleri ellerinden alınmışsa kolaylıkla yönlendirilip rahatlıkla yönlendirenin amaçlarına hizmet ederler.
“BİLGİNİN KİM TARAFINDAN KULLANILDIĞI DEĞİL NASIL KULLANILDIĞI ÖNEMLİDİR”
Sonuç olarak ister kurumsal işletmeler, isterse toplum olsun yüksek ahlaklı, vicdanlı, dürüst, açık ve manevi değerlere sahip olan yöneticilere ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir ancak bunun kadar önemli bir gerçeklik de:

” AHLAKLI LİDERLİK AHLAKLI TAKİPÇİLERİ OLMADAN DA BAŞARILAMAZ.”