“Önce Ekmekler Bozuldu”…

Oktay Akbal’ın basılmış ilk kitabının adı…

Basılış tarihi ise 1946…

“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey. Çünkü yeryüzünde savaş vardı. İnsanlar düşünmeden, sebebini bilmeden ölüyor, öldürüyorlardı.”

“Radyolarda marşlar, nutuklar, şaşkın insan sürülerinin üzerine savruluyordu.”

“Tramvaylar, vapurlar, sabah-akşam tıklım tıklım, daima aceleci, sinirli, telaşlı insan kalabalıklarını şehrin bir ucundan öteki ucuna taşıyıp duruyorlardı.”

*

Yaşanan 2. Dünya Savaşı (1939-1945) idi… İnsanlığa maliyeti tam 72 milyon ölü oldu.

Kim yetiştirmişti bu kadar “kana susamış”, “canavar ruhlu”, “ölüm makinesi” insanı?

Eskilerin “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün” dedikleri gibi, bu kadar gözü dönmüşlük de, ancak güçlü bir “beyin yıkama” eğitiminin sonunda ortaya çıkabilirdi.

Ve öyle de olmuştu.

*

Savaş meydanlarından gelen, ama “vatan savunması adına zorunlu olmadıkça” savaşı bir “cinayet” olarak niteleyen  Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise, çok önceden 2. Dünya Savaşı’nın ayak seslerini duymuş, insanlığın sürüklenmekte olduğu tehlikeye işaret etmişti.

Ama, dünya bu akıl tutulmasını yaşamadan önce, öylesine güzel çağrılarda, tavsiyelerde bulunmuştu ki…

“Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” gibi…

“Cumhuriyet sizden, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” gibi…

“Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister.  Yeni nesli bu nitelik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.” gibi…

O büyük insan, Cumhuriyet’i gençliğe, gençliği ise öğretmenlere emanet etmişti.

Ve orduların kazandığı zaferin, yolu, eğitim ordularına açtığını vurgulayıp, “Öğretmenler! Gerçek zaferi kazanacak olan sizlersiniz!” demişti.

*

Yazımızın başına aldığımız “önce ekmekler bozuldu” deyimi boşuna değil.

Bir ülkenin çağdaş uygarlık yolundaki ilerleyişini durdurmak ve pozitif bilimden uzaklaşmasını sağlamak için, önce öğretmen ordusunu bozmanız gerekir.

“Önce öğretmen bozulur, sonra her şey!”

*

Millet Mektepleri’nin açılışının ve Atatürk’ün 24 Kasım 1928’de Başöğretmenliği kabul edişinin yıldönümünü bugün Öğretmenler Günü olarak kutluyoruz.

Elbette, “eli öpülesi” öğretmenlerimizi saygıyla, aramızdan ayrılanları rahmetle anıyoruz.

Onlara çok şey borçluyuz.

Ama, bir ülkede iyi gitmeyen bir şeyler varsa, o ülkenin eğitimcilerinde de birazcık olsun sorumluluk aranması gerekmez mi, diye düşünmekten de kendimizi alamıyoruz.

Dünya’nın doludizgin 2. Büyük Savaş’a gidişinde de, günümüzde insanlığın terör bataklığına saplanışında da…

Ama her şeye rağmen, Yüce Atatürk’ün “Milletleri kurtaracak olanlar,  yalnız ve ancak öğretmenlerdir”  sözüne bütün kalbimizle inanıyoruz.

Kurtuluşu, yine bütün kalbimizle öğretmenlerimizden bekliyoruz.

Gününüz kutlu olsun sevgili öğretmenlerimiz.