İkinci vezir; “Bu adamın derisini yüzelim, içine saman dolduralım” der demez bir önceki genç yine bağırıyor. Herşey aslına rücu eder, diyor.

Üçüncü vezir ise; “Efendim, bu fukara adamın yoksulluk, borçluluk canına tak etmiş. Canından bezmiş. Ölmeyi göze alarak tek ben öleyim de hiç olmazsa ailem rahat etsin demiş. Padişah Allah’ın merhametidir. Belki affeder. Milletin iki babası, atası vardır. Birisi essa biyolojik babası, ikicnisi de devlet babasıdır. Size sığınmış, affınıza güvenmiş, böyle bir olmayacak işe bulaşmış” der demez, öne fırlayarak “her şey aslına döner, rücu eder” diye haykırınca, padişah o genci yanına çağırır ve sorar, sen kimsin ki üç vezirin üçüne sözlerine karşılık herşey aslına döner diye haykırdın. Ne demek istedin, deyince, genç cevap verir. “Padişahım, birinci vezirin babası kasaptı. Kesip biçme adamı idi. Mahkumu doğrayalım dedi. Cibiliyetini ortaya koydu. Onun için her şey aslına çeker dedim. İkinci vezirin babası yorgancı idi. O da babasına çekti. Mahkumun derisini yüzelim, içine saman veya pamuk dolduralım dedi. Ben yine işler aslına döner dedim. Üçüncü vezirin babası da vezir idi. Saray tecrübeleri, padişahlığın büyüklüğünü babasından öğrenmişti. O yüzden fakirin halini, sıkıntısını, ızdırabını anladı ve onun affını önerdi. Öldürmekle insanlar bitmez. Af ve bağışlama her zaman cezadan yücedir. Bu adam ömründe bir galiz, büyük bir hata yaptı. Bizler her gün buna benzer hatalar yapıyoruz” diyerek fakirin affını önerdi. Sonra “Ey ulu Padişah, vezir görmek istiyorsan üçüncü vezir, Hızır görmek istiyorsan işte ben, yani işte vezir, işte hızır. Şu iki vezir de işte rezil” dedi ve gözden kayboldu.

Allah daima muzdarın, ızdırap çekenin yanındadır. Hz Meryem, Hz. İsa A.S.in annesidir. Hz. İsa’yı babasız, ilahi kuret nefesi sonucu hamile kalmıştır. Hz. İsa’yı doğrunca, Hz. Meryem’i zina suçu ile suçlayan Yahudi milleti onu öldürmeye karar verdiler. Hz. Meryem darda bunda kaldı. Darağacı kuruldu. Hz. Allah cc. hazretleri, Cebrail’i gönderdi. “Beşikteki sabiyi göster, sen değil onlara (Hz. İsa) cevap versin” diye Meryem’e ilham etti. Hz. Meryem kundaktaki Hz. İsa’yı işaret etti. Yahudiler, bebek nasıl konuşsun dediler. Meryem Allah dilerse, insanı yoktan var eden mevlam onu konuşturur dedi ve Hz. İsa A.S. konuşmaya başladı. Sabi idi, “Ey annemi öldürmek isteyen zalimler. Biz de ben de Allah’ın kullarıyız. Beni Allah sizlere elçi olarak gönderdi. Annem şerefli, namuslu ve masumdur. Allah kudretini sizlere benim babasız doğmamla göstermek istedi” dedi. Bunlar Kur’an’ın Meryem Suresi ki, 19. suredir, bu olayı anlatır.

Özellikle (2-32. ayetler) Hz. İsa’nın doğumu ve kundakta konuşmasını anlatır.

Bu ve benzeri olaylarda Hızır A.S. Allah’ın yardımını temsil eder. Allah mutlak adil ve sonsuz merhamet sahibidir. Hızır da bir sebeptir. Yüce Allah kullarına nimetlerini -NECAT- kurtuluşlarını sebepler ile verir. Dünya sebepler dünyasıdır. Herkes birbirinin sebebi ve sonucudur. Bir sonuç başka bir olayın sebebidir. Birinin ölüsü öbürünün hayatı olur. Aslan Ceylanı avlar. Ceylan için ölüm, Aslan için hayat olur. Dünyaya ait bütün olaylar bu gerçek doğrultusunda meydana gelir. Su 100 derecede ısınır. Isı suyun, su da başka bir ihtiyacın sebebi olduğu gibi buna ilimde determinizm –deney- denir. Bu konulara da ilahi kanunlar denir. İnsanlar ise bunlara doğa kanunu diyorlar.

Netice: Allah kimseyi darda, bunda koymasın. Şayet kaderde varsa, iyilik meleği Allah’ın rahmetini Hızır A.S. ile yetiştirsin. Amin.