Aralık ayının felaket günleridir 22 Aralık, 23 Aralık, 24 Aralık.

22 Aralık Sarıkamış faciasını hatırlatır bizlere, 24 Aralık Maraş katliamını, 23 Aralık ise Kubilay'ın katledilişini, yani Menemen faciasını...

Kubilay olayı, İslam adını kullanarak özellikle muhafazakâr halkı, cumhuriyetle karşı karşıya getirtmek isteyen kanlı bir olay idi.

Bugün üzerinden tam 89 yıl geçmiştir. Ama ekilen kin ve nefret tohumu ile Cumhuriyete açtığı yara bugün bile canlılığını korur olmuştur.

* * *

Ne idi Kubilay olayı ya da Menemen olayı?

O gün Türkiye nüfusu 14 milyon, Menemen ise yaklaşık 5 binlik bir ilçe idi.

23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelen ve kendini "Mehdi" ilan eden Giritli Derviş Mehmet'le birlikte 6 kişi, Müftü Camii'ne gelir. Sabah namazında halk Cumhuriyete karşı kışkırtılır. Ardında 70 bin kişilik halife ordusunun olduğu, katılmayanların kılıçtan geçirileceği söylenir. Şehrin meydanına yeşil bir bayrak dikilir. Halk, verilen korkuyla çevresinde toplanır.

Olaya müdahale için, yedek subay öğretmen olan asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay görevlendirilir. Kubilay bir manga askerle gelir. Kalabalığa dağılmalarını söyler. Kalabalıktan ateş açılır. Kubilay yaralanır. Bunun üzerine askerler ateşle müdahale ederler. Ancak kullanılan mermi manevra mermisidir, etkisi olmaz. Bunu fırsat bilen elebaşı Derviş Mehmet, "bize kurşun işlemez" diyerek halkı daha da tahrik eder, yaralı olarak yakındaki bir caminin avlusuna sığınan Kubilay'ın başını keser.

Olay üzerine askeri birlik gelir. Olay bastırılır ve suçlular yakalanır. Divan-ı Harp kurulur. 2200 kişi sorgulanır. 105 kişi yargılanır; 36 kişiye idam verilir; 28 kişi asılır.

Elbette olay Ankara'da büyük bir infial yaratmıştır. Henüz 7 yıllık olan cumhuriyeti sarsmıştır bu olay. Durum, İstanbul'da bulunan Atatürk'e iletilir. Atatürk çok sert bir mesaj yayınlar. Bölgede sıkıyönetim ilan edilir.

İşte Cumhuriyet tarihinde, unutulmayan büyük kırılma böyle yaşanmıştır. Bir ölçüde de olsa, kurucuların kimyasını bozmak isteyen arkadaki derin irade hedefine ulaşır olmuştur.

* * *

Kubilay olayı ya da Menemen olayı:

-İrticai bir kalkışma mı idi?

-Hilafetin kaldırılmasına bir tepki mi idi?

Ya da asıl hedefi;

Cumhuriyet ve cumhuriyet kurucularının kimyasını mı bozmaktı?

Ve de 7 yıllık cumhuriyet üzerinde oynanan bir provokasyon muydu? Bilemiyoruz.

Elbette bunlardan biri de olabilir, hepsi de olabilir.

Ama sonuca bakıldığında, muhafazakâr kesimle cumhuriyet kurucuları arasında, büyük bir uzaklaşma yaratılmıştır.

Ve de bu uzaklaşma, 1946'ya kadar çok partili sisteme geçişi engelleyen önemli bir faktör olur.

Ardından da Cumhuriyet kurucularını sert önlemler almaya yöneltir.

Nitekim 1931-1949 yılları arasında, tam 18 yıl ilk, orta, lise ve yüksek okullar dahil tüm okullarda 'din eğitimi' yasaklanır.

Ancak bu önlemler; cumhuriyet karşıtları tarafından özellikle inanca baskı olarak görülmüş, İslam'ın tasfiyesi olarak sunulmuştur.

Ve de bu olgu, sürekli siyasi bir argüman olarak da kullanılır olmuştur.

* * *

Sonuçta bu ülkede 1930'dan bugüne, Menemen'de yaratılan ve mesajı görüntüsünden daha büyük bir tehlike temizlenmeye çalışılmıştır.

Nitekim muhafazakâr şair ve yazar olan Necip Fazıl Kısakürek, olayın akabinde yazdığı ve "Birkaç Hikâye ve Birkaç Tahlil" kitabında yer alan, Kubilay Olayı ile ilgili yazısında şöyle demiştir:

"Vatanımızın kalbimize en yakın bir köşesinde, daha dün düşman bayrağından temizlediğimiz bir meydanı, bugün "İnna fetahlaneke" yazılı zift ruhlu bir irtica âleminden temizliyoruz."

Ama asıl görülmesi gereken ve de asıl temizlenmesi gereken tehlike, Menemen şehir meydanında Kubilay'ın kesik başı ile verilen mesajın arkasındaki iradedir.

Çünkü o gün, Derviş Mehmet gibilere Menemen'de Kubilay'ın kafasını kestiren irade 70'li, 80'li, 90'lı yıllarda; Maraş'ta Maraş katliamını, Çorum'da Çorum katliamını, Sivas'ta Sivas katliamını yaratmıştı.

Çünkü o gün, Menemen olayında halkla Cumhuriyeti karşı karşıya getirmek isteyen irade Maraş, Çorum, Sivas olaylarında inanç gruplarını karşı karşıya getirmek istemişti.

Amaç, cumhuriyetin kimyasını bozmak; toplumun sosyal ve siyasal uyanışını engellemek, bu uyanışı kırmaktı...

Evet, bu ülke böyle büyük bir sarsıntıyı 23 Aralık 1930'da Menemen'de yaşamıştı, 24 Aralık 1978'de ise Maraş'ta yaşadı. Yarınki yazının konusu...