Doların henüz 5.55 TL civarında seyrettiği yıllar.

Ekonomik kriz filan henüz yok.

Herkes seçimlere odaklanmış…

“Alo Merkeeeezzz…”

Seçimler arifesinde “ Rezerv kasasının kapağını açın” emri geliyor.

Ne yapacaklar?

Emir, demiri keser…

Bir gecede milyar dolarlar kanatlanmış..

İktidardaki AKP kurmaylarında o sıralar özgüven “tavan” yapmış…

Seçimlerde elde edecekleri başarının hayalleri kuruluyor kurmaylar tarafından…

Muhtemelen Reis (Sayın Erdoğan) başkanlığında yapılan toplantılarda Merkez Bankası rezervlerinin eriyeceği, çarçur edilebileceği akıllarından dahi geçmiyor.

Ama nedense ağustos-2018 krizinde Merkez rezervlerden tek bir dolar dahi satmıyorlar.

Merkez’in satışları özellikle 2019-2021 arasında…

Bu arada Merkez ve Hazine arasında imzalanan 2017 Şubat protokolüne “ek protokol” yapılıp yapılmadığı henüz bilinmiyor.

Eğer ek protokol yapılmışsa, rezerv dolarların bir şekilde nasıl harcanacağı yasal dayanaklarla izah edilmişse ne ala.

Ama protokol ekini bırakın, 2017 esas protokol bile ağızlara alınmış değil.

Birileri açıklanmadıkça da bilinmeyecek.

2019 yılında yurt içindeki vatandaşlar 54 milyar dolar satın alıyorlar.

Bu net ve kesin…

O sıralarda yabancı portföy ve swap yoluyla piyasadan dışarı giden, yani evine dönen dolarlar var…

2021 yılına gelinceye kadar, eve dönen dolarların 60-70 milyar olduğu iddia ediliyor.

Tabii içerde, dolar borcu zamanı gelen işadamlarının ödemesi gereken döviz borçlarına karşı, Hazinenin yani devletin sorumluluğu bahis konusu…

Ne kadar borç, hangi tarihte kimler adına ödendiği kayıtlarda biliniyor.

Neticede, tarafsız ekonomistlerin hesabına göre, diyelim ki, iki yıl içinde, toplam 128 değil de, toplam 126 Milyar dolar pırrrr…

Peki, 126 veya 128 milyar doların böyle “hovardaca” harcanmasına kim izin verdi?

Kim veya kimlerin emriyle harcamalar yapıldı?

Bunun izahı mutlaka vardır.

Rezerv dolarların kasadan çıkmasının, yasal altyapısı olmalıdır…

Sıkıntı, bunun mantıklı biçimde nedenleri gösterilerek açıklanabilmesidir.

Yoksa açıklama yaptıklarını sananlar “kakafonik” bir tabloya neden oluyorlar.

Saray’ın ekonomiden anladığını sanan “harika çocukları”nın her kafadan çıkan sesleri, haklı olarak zihinleri bulandırıyor.

Herkes nerdeyse moda tabirle “sisli beyin” kıvamında.

Tıpkı Merkez Bankası’nın çiçeği burnundaki Başkanı Kavcıoğlu’nun hali gibi…

Evet geldik Kavcıoğlu’nun CNN’deki muhabbetine (!)

Kavcıoğlu CNN Türk ekranına çıktı çıkmasına ama acaba pişman mı oldu?

Saray’da görevli olmayan, oysa içinde yaşıyormuş gibi görüntü veren CNN ekranında teşbih taneleri gibi dizilen 4 gazetecinin Kavcıoğlu’na sordukları sorular acaba önceden ellerine tutuşturuldu mu?

Acaba bu soruların kopyası ekrana çıkmadan önce Kavcıoğlu’na sunuldu mu?

En önemlisi nedir biliyor musunuz?

Kavcıoğlu acaba, oturduğu koltuğun “üç bacaklı” olduğunun farkında mı?

Bende öyle izlenim bıraktı ki, o koltukta kalma süresi çok uzun olamayacak…

Umarım yanılıyorumdur.

“Üç ayaklı” koltuk, okyanusun ortasında devamlı su alan bir sandal gibidir…

Maazallah…

(Devamı var)