Yıl 1943’tür. İki arkadaş liseyi bitirir, yurt dışında eğitimine devam etmek isterler. İkisi de çok başarılı öğrencidir. Bunun için harçlıklarından birikim bile yapmışlardır.

Birlikte Milli Eğitim Bakanını ziyaret ederler. Yurt dışında okumaya gönderilmelerini talep ederler.

Bakan ikisini de dinler ve birini dışarı çıkarır.

İçeride kalana “seni gönderebilirim ama arkadaşını gönderemem” der.

Yurt dışına gönderdiği öğrenci, dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Gazi Yaşargil'dir.

Gazi Yaşargil 1943 yılında Almanya'ya gider. Almanya'da ve İsviçre'de tıp okur. Ünlü bir cerrah olur. Profesör olur. Ordinaryüs Profesör olur.

1960'da “Bakanlar Kurulu Kararı” ile vatandaşlıktan çıkarılır. 25 yıl sonra Turgut Özal döneminde yeniden vatandaşlığa alınır.

Çok sayıda ödülü olan Gazi Yaşargil’e, TBMM “Onur Madalyası” verir. Ve o, Profesörlerin Profesörü olarak bilinir. Ve de ona “Yüzyılın Beyin ve Sinir Cerrahı” denilir.

* * *

Gelelim Bakanın dışarı çıkardığı öğrenciye…

O öğrenci, Can Yücel'dir.

gün Can Yücel, biriktirdiği tüm parasını çok sevdiği arkadaşı Gazi Yaşargil'e verir.

Can Yücel Ankara Üniversitesinde, aile olanaklarıyla Campridge Üniversitesinde Latince ve Yunanca okur. BBC'de spikerlik, Kore'de askerlik, Bodrum ve Marmaris'te turist rehberliği yapar. Ve o bir şairdir.

Zamanın dergilerinden “Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikâyeler, Dost, Sosyal Adalet, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece, Papirüs” gibi dergilerde yazar.

Ve yine “Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün” gibi dergilerde şiir, yazı ve çeviri şiirleri yer alır.

Son yıllarında ise “Leman” ve “Öküz” dergilerde yazıları ve şiirleri yayınlanır.

12 Mart 1971 döneminde, Che Guevara ve Mao'dan yaptığı çevirilerden 15 yıl hapse mahkûm olur. 1974 affıyla çıkar.

Gelelim o bakana…

İşte o bakan Hasan Ali Yücel’dir. Devlet imkânlarıyla Gazi Yaşargil’i gönderen, ama oğlu Can Yücel’i göndermeyen bakan.

Devlet terbiyesi işte budur.

Ve Köy Enstitüleri’nin mimarı olan Hasan Ali Yücel, işte bu kimliktir.

* * *

Ve İsmail Hakkı Tonguç…

Ona “Tonguç Baba” derler, “bozkırın bahçıvanı” derler.

yılı Bulgaristan Silistre doğumludur. İlkokulu köyünde, ortaokulu Silistre’de 1907 yılında tamamlayan Tonguç, okumak ve öğretmen olmak tutkusuyla İstanbul’a gelir. Kastamonu ve İstanbul Öğretmen Okulu’nda okur. 1918’de mezun olur. Ardından 6 aylık bir eğitim için Almanya’ya gönderilir.

1919-1929 arasında Eskişehir, Konya, Ankara, Adana Öğretmen Okullarında Resim ve İş öğretmenliği yapar.

Bu süre içinde köylere, kasabalara gidecek öğretmen adaylarının gereken eğitimi alamadığını görür ve bir arayışa girer.

Ve 1918’da, 1922’de, 1925’te Almanya’ya eğitim ve araştırma için gönderildiğinde de oradaki eğitim uygulamaların gözlemleyip inceleyerek Türkiye gerçeğine uygun bir eğitim arayışını sürdürür.

1929-1935 yıllarında Gazi Eğitim’de öğretmenlik ve bir dönem müdürlük yapar.

Tüm bu görevleri süresinde parlayan yıldızı görülür ve zamanın Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan tarafından, 1935’te İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atanır.

Ve de 3 Ağustos 1938’de özellikle ilköğretim kurumlarını incelemek üzere Bulgaristan, Macaristan ve Almanya’ya gönderilir.

1938’de Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’dir. Vekâleten arama 1940’ta asaleten atamaya dönüştürülür. Ve birlikte Köy Enstitüleri projesi hayata geçirilir.

Artık kafasında ete-kemiğe bürünmüş bir eğitim modeli oluşmuştur. Bu model “İş içinde eğitim” modelidir.

Hasan Ali Yücel’in yol arkadaşı, Köy Enstitüsü mimarı Tonguç, işte bu kimliktir.

Aydınlanmadan korkanların baskısına direnemeyenler, onu 1946’da görevden alır. Ama o, artık “Tonguç Baba” olmuştur, “bozkırın bahçıvanı” olmuştur.

* * *

Ve bu iki mimarın kurdukları enstitülerde öyle bir kuşak yetişmiştir ki;

Bildiklerini ve bilgilerini parayla satmamıştı o kuşak.

Gerektiğinde canını, gerektiğinde malını feda etmişti o kuşak.

Amerikan emperyalizmine sesini yükselten ilk o kuşak olmuş, barış adı altında giren emperyal yardımlara ilk onlar “hayır” demişti.

Laik, demokratik eğitimin sesini ilk onlar yükseltmiş, cumhuriyet devrimlerini bozkıra taşıyan ilk onlar olmuştu.

İşte Köy Enstitüleri’nin mimarları Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç…

İşte Köy Enstitüleri’nin yetiştirdiği o kuşak…