Ülkemizde, Cumhuriyet’in ilanından başlayarak 1950 yılına kadar kırsal kesimde yaşayanların oranı, kentlerde yaşayanlara göre hep daha yüksek oldu.

1927 yılında, nüfusun % 24.2’si kentlerde yaşarken, 10 binden az nüfuslu köy ve kasabalarda yaşayanların oranı % 75.8 olarak saptanmış.

1950’den itibaren, kent nüfusu köy nüfusunu yakalıyor ve adım adım geçiyor.

İçinde bulunduğumuz yıl itibariyle, nüfusun % 92’si kentlerde, % 8’i ise kırsal kesimde yaşıyor.

Kırsal kesim hâlâ da göç vermeye devam ediyor.

Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’un 1927’de tespit edilen nüfusu 806 bin iken, 2016’da bu nüfus 14 milyon 804 bin olarak belirlenmiş.

Ankara’nın 1927’deki il nüfusu 404 bin, 2016’da 5 milyon 346 bin…

İzmir’in yine il çapında nüfusu 1927’de 526 bin olarak sayılmış, 2016’daki rakam 4 milyon 223 bin.

*

1927’de Türkiye’nin nüfusu 13 milyon 648 bin.

63 il içinde Çorum, 248 bin nüfusuyla 20. sırada yer alıyor.

O zaman kayıtlara 27 büyük il diye geçmiş. Çorum, bu nüfusuyla il olarak, Denizli, Adana, Bolu, Gaziantep, Elazığ, Aydın ve Yozgat’tan daha büyük nüfusa sahip.

Türkiye’nin 2016 sonundaki nüfusu ise, 79 milyon 814 bin.

Çorum’un il nüfusu, 1990’da 609.863 iken, 2000 yılında 567 bine, 2015 yılında 525 bine düşmüştü. 2016 sonunda bir miktar artışla 527.863’e çıktı. Elbette bu küçük artış da, kırsal kesimin göç vermesine karşılık, il merkezinin, yani Çorum kentinin göç almaya devam etmesi ile ilgili.

Malûm olduğu üzere, kentin 2016 sonundaki nüfusu 260 bin.

Bu kadar rakamdan sonra, şöyle bir saptama yapabiliriz:

Kırsal kesimden kentlere, küçük kentlerden büyük kentlere doğru yaşanan yoğun göçlerin sonucunda, bu tablo ortaya çıktı.

Ama bunu “Türkiye kentleşti” diye yorumlamak ne kadar doğru olabilir?

Sindire sindire bir kentleşmeden çok, olsa olsa bir yığılmadan söz edilebilir.

Bunun sonucu da, köylerin boşalması, tarımdan kopuşların artması ve büyük kent varoşlarında sosyal yardıma muhtaç milyonların birikmesi şeklinde ortaya çıktı.

Bugün “Dünya Şehircilik Günü”…

Ülkemizdeki kentleşme olgusunu masaya yatırmanın tam zamanı.

Ve önce, büyük kentlere yığılmanın ve kırsal kesimi boşaltmanın yarattığı, yaratacağı sorunları sorgulayarak işe başlamak gerek.

Eminim ki, kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken, pek çok tarım ürününü ve hayvansal gıdaları ithal eder hale gelişimizin nedenlerine de bu yolla inmiş olacağız.

Belki, gerçek kentleşmenin kapsaması gereken temel araçları da öğrenebileceğiz, kimbilir…