Diyebiliriz ki, yalnız heykelleri kaldı. Yalnız resimleri, yalnız Atatürk köşeleri kaldı.
Sosyolog ve siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin "öğretmen imama yenildi" demişti.
Elbette, burada ifade edilen öğretmen moderniteyi, imam ise geleneksel İslami muhafazakârlığı temsil ediyordu.
Bu konuda 10,11,12 Kasım 2011 tarihli "Tutsak Edilen Kemalizm" başlıklı üç yazı, 1 Nisan 2013 tarihli "Bir On Yıl Daha Yaşasaydı" başlıklı bir yazı yazmıştım.
Ve Kemalizm'in günümüzü okuyamayan, uyandırılan etnik ve inanç kimlikleri karşısında kimyası bozulmuş bir ideolojiye dönüştürülür oluşunu anlatmaya çalışmıştım.
* * *
İşte bugün, her ne kadar üç aday var ise de:
91 yıllık Cumhuriyetin 91. yılında, referansı ve dolgusu "İslami muhafazakârlık" ve "cemaat kültürü" olan iki adaydan biri cumhurbaşkanı olacaktır.
91 yıllık Cumhuriyetin 91. yılında, referansı Kemalist değerler olan bir adayla cumhurbaşkanlığı seçimi yaşanmayacaktır.
Yani Kemalizm yenilmiştir beyler.
Elbette ki, bu noktaya bir günde, bir yılda ya da on yılda gelinmedi. 1946'da "Köy Enstitüleri"nin tasfiyesi ile başlayan, yaklaşık 70 yılın politik bir sonucudur bu yenilgi.
Ne yazık ki, bu yenilgiyi oluşturanlar yalnız Kemalizm karşıtları da değildir beyler.
* * *
Diyebiliriz ki:
-Kemalizm'i, 1930'larda donduranlar...
-Kemalizm'i, bugünün Türkiye'sini okuyamaz hale getirenler...
-Anıtkabiri ağlama duvarına çevirenler...
-Ve onu bir "tabu"ya dönüştürenler bitirmiştir beyler.
Yani Kemalizm'i, ne yazık ki Kemalistler bitirmiştir diyebiliriz beyler.
* * *
Ve de diyebiliriz ki:
-Onun "Yurtta Barış, Dünyada Barış" şiarını, "Yurtta Savaş, Dünyada Savaş"a çevirenler...
-Siyasi başarısızlığı cemaatle işbirliği yapacak noktaya kadar götürenler...
-Bu ülkenin kaymağını yiyen bir avuç burjuvanın lüks yaşamının şemsiyesi, sömürü sisteminin kalkanı yapanlar bitirmiştir beyler.
* * *
Ve Kemalizm'i, "Ben size hiçbir ayet, hiçbir doğma bırakmıyorum" sözündeki mesajı anlamayarak:
-Bu toplumla, adeta doku uyuşmazlığı yaşayan bir ideolojiye dönüştürenler... -68 kuşağının deyimiyle "Gardırop Atatürkçülüğü" yapanlar... -Duvardaki resimlere, yakadaki rozetlere hapsedenler... -Ve Kemalizm'i, içi boşaltılmış törenlerin içinde boğanlar bitirmiştir beyler.
* * *
Ve de Kemalizm'i:
-Ana damarını yeniden ayağa kaldıran 68 kuşağını imha edenler... -Atatürk adına, Cumhuriyeti kurtarıyoruz diye 10 yılda bir darbe yapanlar...
-Yani Kemalizm'i, militarizmin ideolojisine dönüştürenler bitirmiştir beyler.
* * *
Evet beyler! 10 Ağustos günü bu ülkenin cumhurbaşkanı seçilecektir. Halk tarafından seçildiği için politik bir kimlik taşıyacaktır. Yani devletin yönetiminde daha aktif olacaktır.
Zaten 82 darbe anayasası ile de olağanüstü yetkilerle donatılmıştır.
İşte bu seçim, önümüzdeki dönemin siyasal haritasını daha da belirler olacaktır.
Aslında bu bir cumhurbaşkanlığı seçiminin de ötesine geçmiştir. Yani bu bir referandum görüntüsünü almıştır.
Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olması ya da olmamasının bir referandumudur beyler.
Yine de yapılacak iş, ülkenin kaderini belirleyecek bu seçimde bir sorumluluk duyulmasıdır. İtirazların seçim sonuna bırakılması ve bir yurttaş sorumluluğu duyulmasıdır.
Çünkü:
-Bugün çevremiz kan ve barut kokarken...
-Ve bu koku sınırlarımıza dayanmışken...
-Muhalefet, iktidardan ve gidişattan büyük bir kuşku duyarken...
-Ve de muhalefet, bir tehlikeye karşı ortak bir siyasi duruş almışken...
Bir yurttaş sorumluluğu duyulmalı, siyasi görüşleri farklı ama ortak bir duruş almış olan muhalefetin endişeleri paylaşılmalıdır.
Ve de Kemalizm'in yenilmesinde önemli payı olan "Sosyal Demokrat" siyaset, seçim sonucu ne olursa olsun, içine düştüğü siyasi zafiyeti ciddi ciddi bir sorgulamalıdır.
Her seçimdeki yenilgiyi sorgulamalıdır. Ülkenin doğusunda yok oluşu sorgulamalıdır.