BAŞLANGIÇ

Bizim ev Kartal / Maltepe’de idi. Yani Kadıköy’den 17 km. uzakta olduğu halde 15 Kasım 1979 günü sabah 05.30’da Kadıköy’de bir kuru yük gemisi ile çarpışan dev petrol tankeri İNDEPENDENTA’nın patlaması bizim evin camlarını öyle kuvvetle sarstı ki yataktan fırladık. 17 Km. Mesafe’den Maltepe’den Kadıköy’deki dumanları görebiliyorduk. O sabah 05.30’da 4,5 milyon İstanbullu tamamı yataktan fırladı. O tarihte Emekli Sandığı İst.Baş Md. ğünde çalışıyordum. Evi bir buçuk, iki Km. yarıçapında daire içinde kalanlar ile görüştüm ki, anlatırken gözleri fal taşı gibi açılıyordu:

-a-Anadolu yakası, Kadıköy, Fenerbahçe’den ta Bostancı’ya kadar;

-b-Boğaziçi; Eminönü, Sirkeci’den, Karaköy, Beyoğlu, Taksim, Beşiktaş ta Ortaköye kadar;

-c-İstanbul yakası, Kumkapı, Zeytinburnu, Bakırköy, Sultanahmet, Beyazıt, Aksaray’dan Edirnekapı, Topkapı’ya kadar; … herkes aynı şeyi söyledi.

“Gök yanıyordu. Bulutlar yanıyordu. Sanki güneş evlerin çatısına inmiş gibiydi. Gözleri kör edecek kadar kuvvetli kızıl bir ışık her yeri kaplamıştı. KIYAMET KOPTU SANDIK.

Bu saydığımız yerlerin hepsinin Moda, Kadıköy ve Sirkeciyi gören ev ve dükkânların tamamının camları patladı.

12 Eylül 1980’e ON AY VARDI ve İstanbul dâhil bütün Türkiye, her gün bir çok yerde bombalar patlamasına alışkındık. Daha üç gün önce Beşiktaş’ta o tarihe göre büyük bir bomba patlamıştı. Üç veya dört gencimiz ölmüştü. (Bu fakir de o tarihte, otuz yaşında idi)

15 Kasım1979. Saat 05,30.

Bu sabahki bomba ile en az sekiz on kişi ölmüştür diyerek resmen yataktan fırladık. Hemen dışı çıkıp sesin geldiği taraf baktım. Dumanı görünce korku ve heyecanla:

“Hatun! Hatun! Koş gel! Koş gel! Bostancı yanıyor” diye bağırdım. Eyvah! Eyvah! Eyvah! Bu bomba çok büyük! Hiç böylesi patlatılmadı. Birkaç ev yıkılmıştır, en az kırk elli insan gitti. Eyvah ki ne eyvah!, diye dövündük. Hatta hatun “Bu gün işe gitme” demek ihtiyacı duydu.

ki mümkün değildi. Asıl şimdi gitmeliyim. Ne oldu? Bilmiyoruz. Oturup bekleyemem zaten Cağaloğlu’nda T.C.Emekli Sandığında çalışıyorum. Minibüste hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. Herkes üzgün, şaşkın, merakta ve biraz da korku içinde idi. Bostancı’ ya geldik. Bostancı’da bir şey yoktu ve dumanlar hâlâ çok uzakta idi. Dumanlar artarak ve biraz daha fazla göğü kaplayarak yükseliyordu. Fakat mesafemiz hâlâ uzak idi. Ta ki 7- 8 km., sonra minibüs Kadıköy’e döndü dumanların denizden geldiğini gördük. Terör olmadığını anladık. Bunun mânâsı herhangi bir talebe ölmemişti. Bir nebze herkesin içi rahatladı. Fakat bu sefer bu kadar büyük bir patlama acaba nelere mâl olmuştur endişesi yüreklerimizi sızlatmaya başladı. İnşallah kimse ölmemiştir duaları ile Kadıköy’e geldik ki; tam mahşer yeri olmuş. Bir, birbuçuk km, kadar açıkta korkunç bir yangın. Resmen deniz yanıyordu.

(SÜRECEK)