Büyük Atatürk’ün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını tanıdığı 1934 yılında, Avrupa’nın pek çok demokratik ülkesinde kadınlar bu hakka sahip değildi.

O, vatan topraklarını düşman işgalinden kurtaran bir kahraman olmanın ötesinde, çağdaş uygarlık düzeyinin de üzerine çıkmayı ulusuna hedef göstermiş bir ilerici, inkılapçıydı.

Ve “Kadın Hakları Evrensel Bildirgesi”nin, “Kadın özgür doğar ve erkeklerle haklar bakımından eşittir” ilkesine bütün benliğiyle inanmış bir liderdi.

Onun için kadın-erkek eşitliği adına pek çok açılımları, devrimleri gerçekleştirdi. Bırakınız Türkiye’yi, dünyaya öncülük etti.

*

Dünya Kadınlar Günü’nün tarihçesini elbette bilmeyen yoktur. New York’taki tekstil işçisi kadınların, 8 Mart 1857 tarihinde düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı çalışma koşulları nedeniyle başlattıkları eylem, emekçi kadınların onurlu direnişi olarak insanlık tarihine geçti.

Bu tarihsel öyküsü nedeniyle, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak da kutlanıyor. Birleşmiş Milletler’in 1975’te “Kadınlar Günü” ilan etmesiyle de, 8 Mart, tüm kadınların eşitlik, özgürlük, insanca yaşama mücadelelerinin günü haline geliyor.

Emekçi kadınlara da, tüm kadınlara da saygı günü…

*

Kadına baskının, tacizin ve şiddetin, kadın cinayetlerinin ardı-arkası kesilmeden devam ettiği ülkemizde, Kadınlar Günü vesilesiyle kadın hakları konusunda farkındalık yaratacak bir günün varlığı bile büyük önem taşıyor. Bu bir günde olsun, kadının da erkekle eşit haklara sahip bir insan olduğunun, bu bilinçten yoksun olanlara hatırlatılması çok önemli. Hiç olmazsa bir kısmı ayıkır, annesini, kız kardeşini, kızını gözünün önüne getirip, onlara yapılmasını asla istemediği şeyleri, eşine, sevgilisine, başka kadınlara yapmaktan vazgeçer.

Daha doğrusu insanlığını hatırlar…

*

İnsan olmak, her türlü ayrımcılığa, istismara, kötü muameleye karşı durmayı gerektirir.

Bunun içinde elbette, çalışma hayatında kadının haklarını tam bir eşitlik ve hakkaniyet anlayışı çerçevesinde vermek de var.

Ama ne var ki, çalışma hayatında, bırakınız kadına pozitif ayrımcılığı, göz göre göre hakkının yendiğine çok sık tanık oluyoruz. Pek çok işyerinde, kadın çalışanlara daha düşük ücretler ödeniyor…Yerine göre, sosyal haklarından da yoksun olarak daha çok çalıştırılıyorlar…

Hele de kadının evdeki özverisi iyice görmezden geliniyor.

*

Kadın-erkek eşitliğini hayatın her safhasında ve toplumsal bütün platformlarda hayata geçirmek, kendisini demokrat diye niteleyen, yüreğinde adalet duygusu ve vicdan taşıyan herkesin görevi ve sorumluluğudur.

Kadınlar Günü, insana insanlığını hatırlatma işlevini yerine getirirse eğer, ne mutlu…

Başta emekçi kadınlarımız olmak üzere, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.