Nasıl, Ankara’ya “bakan olacak” temsilciler gönderememek ve yaklaşık yarım milyon nüfusla birinci olduğu Başkent’te güçlü bir “lobi” oluşturamamak Çorum’un “şanssızlığı” ise, 1986’dan beri UNESCO’nun “Dünya Mirası” listesinde bulunan Hitit uygarlığının başkenti “Hattuşa” ve yine Hititlerin imzasını taşıyan insanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması “Kadeş Barış Antlaşması” da, Çorum’un büyük “şansı”dır.

Elbette, sahip olunan bu tarih hazinelerinin değerini bilmek ve gereğini yapmak kaydıyla. Yoksa, biz Çorum’a kurulacak üniversitenin adını “Hitit” koyalım diye çırpındığımız dönemde, “Hititler Türk ve Müslüman değildir, bu isim olmasın!” deyip, üniversite girişimlerinde ismi “Çorum Üniversitesi”ne çevirenlerin, “Hitit…Hitit…Yeter kardeşim!..Biz Çorum’u evliyaları ile tanıtacağız!” diyebilen “kerameti kendinden menkullerin” mantığıyla, zaten bu “dünya değerleri” Çorum’a hiçbir fayda sağlamayacak demektir.

Üniversitenin yasalaştığı dönemde Çorum’un “güçlü” milletvekili olan Agah Kafkas’ın bizim görüşümüze katılması sayesinde, Çorum’a kurulan üniversitenin ismi “Hitit Üniversitesi” oldu. Ve bugün, Rektör Prof.Dr. Reha Metin Alkan, “dünyanın her yerinde, yüzlerce yıllık bir üniversite algısı oluştuğunu ve büyük ilgi, saygı gördüklerini” söylüyor. “Çorum” ismiyle elbette övünürüz, ama “Hitit” gibi bir uygarlık referansına sahipken, aptal mıyız ki bundan yararlanmayalım?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadeş’in önemini biliyor. Hem “barış” adına, hem de kraliçelerin de imzasını taşıması nedeniyle “kadın-erkek eşitliği” adına…M.Ö. 13. Yüzyılda Mısır Firavunu II.Ramses ile Hitit Kralı III. Hattuşili arasında imzalanan barış antlaşmasının kil tableti Boğazkale’de, Hattuşa örenyerinde bulundu ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Büyütülmüş kopyası ise New York’ta Birleşmiş Milletler binasında asılı.

Biz de yıllardır, insanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşmasına taraf olmuş Hitit uygarlığının başkentini bağrında taşıyan, ayrıca zengin halk kültürü birikimiyle Anadolu’nun kültürler mozaiğinin en güzel örneklerinden birini oluşturan Çorum’un, dünyada “Barış Kenti” unvanını en fazla hak eden kentlerin başında geldiğini savunuyoruz. Çorum, “barış, kültür ve sanat kenti” hedefine doğru topluca bir “tarihi yürüyüş” başlatsın istiyoruz.

Çorum Milletvekili İlksen Ceritoğlu Kurt, baba sülalesinin Boğazkaleli olmasından da kaynaklanan bir ilgi ve çabayla, Çorum’da bir “uluslararası” sempozyum düzenlenmesine ve bu organizasyonun sonunda yine uluslararası nitelikte Kadeş Barış Ödülleri verilmesine öncülük etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da büyük bir duyarlılık göstererek, bu organizasyonu himayesine aldı. Hatta, bu konuda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’a görev verdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çorum Valiliği, Belediye, Hitit Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Çorum Ticaret ve Sanayi Odası’nın katkılarıyla düzenlenen sempozyum, 26-29 Eylül 2017 tarihleri arasında Çorum’da yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası barış ödüllerini kendi eliyle vermek üzere, 29 Eylül’de Çorum’a gelmeyi planlıyor. Programı uygun olmaz da gelemezse, ödülleri Külliye’de yine kendisi verecek.

Sorgulamak istediğimiz, böylesine büyük bir organizasyondan Çorumluların ne kadar haberdar oldukları, ya da yetkili konumdakilerin ne kadar ilgi duyduklarıdır. Belki de “Kadeş Barış Ödülleri” uluslararası düzeyde çok itibarlı bir ödüle dönüşecek, geleneksel hale gelecek. Muhtemeldir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu hissettiği için organizasyonu himayesine aldı. Peki Çorumlular! İlgisizce seyretmenin dışında, biz bu organizasyonun neresindeyiz?