Mustafa Kademoğlu’nu, sanıyorum 90’lı yılların başında Devrek’te öğretmenlik yapan Eleştirmen Mehmet Yaşar Bilen aracılığıyla gıyaben tanımıştım. Bana, Devrek’ten haftada bir, sanat sayfalı “Devrek Postası” gazetesi gönderirdi. Daha sonra beni “Devrek Baston ve Kültür Şenliği”ne çağırmış; yüz yüze tanışmamız da o zaman olmuştu. 1992 yılının 3-4-5 Temmuz günlerinde katıldığım bu şenlikte onun sayesinde, başta Mahmut Makal, Osman Bolulu, Ali Yüce, Mehmet Aydın, Muzaffer İzgü ve İbrahim Yıldız, olmak üzere birçok şair ve yazarla tanışmıştım.
Bundan on yıl kadar önce yazdığım iki farklı yazımda şöyle anlatmıştım Onu:
“Mustafa Kademoğlu kültür sanat çevrelerinde oldukça sevilip sayılan, vefalı, dost canlısı bir güzel insan. Şair yanı onun kişiliğine de yansımış, Oldukça kibar ve çelebi bir kişiliği var. Yazdığı şiirlerine ve yazılarına yüreğinin sıcaklığıyla birlikte mizahını da sindiriyor. O, salt düz yazılarda değil, şiirde de oldukça başarılı. Türkçeyi sevecenlikle kullanıyor. Dili, akıcı ve işlek… O benim dostum. O’nun dostu olmaktan her zaman gurur duyuyorum.
80’li yıllardan günümüze uzun bir süre kültür ve sanat şenlikleri düzenlemiş, yüzlerce kültür, sanat ve bilim adamını bir araya getirmiş bir kişinin, elbette bir yığın anıları ve birikimleri olacaktır. Kademoğlu, salt bunları kitaplaştırabilse, kültür sanat dünyamızın varsıllaşmasına büyük katkısı olacaktır sanıyorum...”
“O, iktisatçı olmasına karşın, kültür-sanat ve yazına gönül vermiş oldukça yetenekli, birikimli bir kültür sanat adamı. 1982’den beri gazetecilikle uğraşıyor, dergiler çıkarıyor, gazeteler yayınlıyor. Bir yandan da çeşitli ulusal gazetelerde, yazın dergilerinde güncel ve sanatsal konularda yazılar yazıyor. O, aynı zamanda birçok kültür ve sanat adamımızın kitaplarının basımında da editörlük yapıyor. O nedenle O’nun basıma hazır bir yığın dosyası olduğunu biliyorum.”
Ben de kaç zamandır, bazı dostları gibi onun kimi yazılarının dergi ve gazete sayfalarından çıkıp kitaplaşsın, okuruna ulaşsın; kendisi de kitaplılar kervanına katılsın istiyordum. Hatta 2001 yılının baharında, yani bundan 15 yıl önce Ankara-Konur Sokak, Anadolu Sofrası’nda kendisi ve rahmetli Mehmet Aydın ağabeyle buluştuğumuzda bastırmayı tasarladığı “Yüzüm Bana Benzer” adlı kitabı gündeme gelmişti. Kitabın kapak tasarımlarını bize göstermiş, biz de çok beğendiğimizi belirtmiştik. Ama araya başka konular girmiş; “vuslat hep bahara kalmış”; baharlar da bir sonraki bahara aktarılmış derken aradan tam 15 yıl geçmişti. Kademoğlu kitaplılar kervanına bir türlü katılamamıştı. Demek ki kavuşma, 15. baharda bu yılın Haziran ayına kısmetmiş.
Kitabından önce muştusunu aldık. Ardından da özlemle beklediğimiz kitabı geldi. “Yüzüm Bana Benzer…” Ön kapakta, Kademoğlu’nun içinin tüm güzelliğini bir ayna gibi yüzüne yansıtan, sevecen, dost canlısı, bilge görünümlü bir Kademoğlu var. O yüze ruhunun aynası demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Arka kapakta ise; ayakta çekilmiş 20’li yaşlarındaki bir resmi… Yeşilçam jönlerinden çok, Batı sinemasının o yakışıklı jönlerine benzeyen resmi; sevecen, cana yakın ve güleç görünümlü… Yine bu sayfada Hamit Kalyoncu ve İlhan Karaman’ın yazılarından kısa alıntılar var. İlhan şöyle demiş: “Evet, ülkemizin her yerinde Kademoğlu gibi insanları bulmak olası. Olası da o insanlara verilen değerler acaba yeterli mi? Onları hoşnut edecek kadar mı dersiniz? Hiç sanmıyorum.”.
Kademoğlu kitabını; “Değerli Dost, Sevgili Gündoğar, İşte kitabım. İçinde 75 yılımdan birikimler var. Saygıyla…” diye imzalamış. Başlarda M. Mahzun Doğan’ın iki yazısına; ardından da rahmetli İlhan Karaman’ın bir yazısına yer verilmiş.. Altı bölümden oluşan kitapta baştaki 5 yazıyla birlikte; “Anılar-Anımsamalar-Anekdotlar”da 22, “Denemeler”de 50, “Tanıdığım Yüzler”de 15, “Gönül Telimi Titreten Kentler”de 7, “Söyleşiler”de 7, “Karma Düşün Yazıları”nda 12 yazı olmak üzere irili ufaklı toplam 118 yazı yer almış. Bu yazılar yıllardır gazete ve dergilerde yazdığı yazılardan seçmelerdir. 360 sayfadan oluşan ve Zokev Yayınları arasında çıkan kitabın kapağı ise Kürşat Coşgun’a ait.
(SÜRECEK)