Geçtiğimiz Cuma günü yayımlanan “Ülkemizde İnşaat Gerçeği” adlı yazımda; “…Ülkemizde 6 şiddetinde bir depremde, onlarca insan ölür, yüzlerce bina yıkılır, çatlar, kullanılmaz hale gelirken; Japonya’da 9 – 10 şiddetinde depremler; Japonlara sinek vızıltısı gibi gelir…” deyip; yazımı, “Çünkü Japonlar, pek çok ulusta olmayan meziyetlere sahiptir...” diye bağladım.

Bugün de kısaca Japon Ulusu’nu anlatıp, onların pek çok ulusta olmayan, her ulusun örnek alması gereken meziyetlerinden söz edeceğim.

* * *

Gıptayla ve ilgiyle izlediğim bir toplum, bir ulustur Japonlar.

Her dem olgun, her dem sakin tavırları, çocukluk yıllarımdan beri, hep ilgimi çekmiş, hep cezp etmiştir beni.

Bizde gündeme getirip tartışan yok ama birkaç gün önce; Batı Dünyasının (özellikle Amerikalıların); bu Ulusu, şaşkınlıkla ve de hayranlıkla izlediklerini okudum…

O an bu ulusu, bizim araştırmamız, bizim tartışmamız gerektiğini düşündüm.

Çünkü Japonlardan öğreneceğimiz çok şey var.

Ama işimize gelmiyor.

Daha doğrusu yıllardır, bu ülkenin kanını, iliğini sömüren malum kesimin işine gelmiyor.

Gelir mi?

Gelmez tabii…

Japonlar gibi aldıkları kültürü özümsemiş, o kültürü, hal ve hareketlerine yansıtmış, olgun ve ilkeli bir kitleyi; amaçları ve çıkarları doğrultusunda kullanıp, yönlendiremezler ki…

* * *

Onca büyük felaket, onca büyük acılar yaşadı Japonlar.

Ama başı kesik tavuk gibi sağa sola saldırarak koşuşan ya da salya sümük ağlaşıp; “yardım istiyoruz; şunu, bunu istiyoruz, onu da istiyoruz; nerede devlet?” diye cazgırlık eden tek bir Japon’a rastlanmadı, bugüne değin…

Ya da yardım dağıtım noktalarına saldıran, tek bir Japon’a tanık olunmadı.

Raflarında sınırlı miktarda mal kalmış olduğunu bilmelerine karşın; o dükkânların önünde sırasını beklerken; sıralarını bozup, cam çerçeve kırarcasına kapılara saldıran tek bir Japon olmadı.

,,, …

Bu durumu yadırgayan (daha doğru bir ifadeyle kıskanan) Katolikler, kendilerine ait bir web sitesinde; “…Felaket üstüne felaket yaşayan, üstelik Hıristiyan olmayan bu insanların; tek bir taşkınlığına, tek bir yağmalama olayına karışmamasını açıklamak, mümkün değildir…” denilmiş.

Sizce de; bu saptamanın(!) temelinde her ne kadar kıskançlık yatsa bile; tartışmaya değer bir saptama değil mi, bu saptama?

Gerçekten, peygambersiz, dinsiz ve kitapsız Japon Toplumu; nasıl bu kadar üst düzey insanî nitelikler gösterebiliyor?

Bu soruyu bir de bize uyarlayarak şöyle soralım; biz ve bizim gibi olan devletlerin; dini var, peygamberi var, kitabı var ve de maşallah(!) binlerce diplomalı, diplomasız din adamı var.

Ama buna karşın hırsızlığın, yolsuzluğun ve de her türlü ahlaksızlığın dik âlâsı bizde var…

Niye?

Neden?

Sizce de üzerinde durulması, düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu değil mi, bu konu?

??!!...

Gelin bu işi biz yapalım

* * *.

Japon Ulusu konusunda uzman bir bilim adamı, bu konuyu şöyle açıklıyor.
“… Japon ahlâkının temeli; günah ve günah anlayışından kaynaklanan korkuya değil; çevreden utanma temeline dayanır.

Töreleri gereği, asla vazgeçmedikleri alışkanlıkları, ailelerinden aldıkları terbiyenin sonucudur.

Ne peygamberleri, ne dinleri, ne de kutsal kitapları vardır ama inandıkları insani değerler ile tüm dünyaya ders verirler…

Demek ki; “insan olmanın hakkını vermek”, böyle bir şeydir.

Yani?

Yani Japonları, Japon yapan; “insani değerleri” her şeyin üzerinde tutmaları ve aşağıdaki ilkelerden asla ve asla ödün vermemeleridir.

İşte o ilkeler…

1.AĞIRBAŞLIDIRLAR
Yaşadıkları olayların nedeni ve dozu ne olursa olsun; hiçbir Japon’un, dövünüp, çırpındığını ya da benzeri tavır ve davranışları sergilediğini göremezsiniz. Sevinçlerini de, üzüntülerini de kendi iç dünyalarında yaşarlar.

2. SAYGILIDIRLAR.

Japon kültürü, kibarlık üzerine kurulu bir kültürdür. Sofra adabından tutun, mimiklere ve bazı insanlardan söz etmeye kadar birçok alanda oldukça kibardırlar. Japon denince ilk akla gelen şey; eller birbirine bitişik, bitişik iki elin orta parmakları burunlara değecek şekilde tavır almış iki insanın, birbirleri karşısında eğilerek, esenleşmeleridir. Son derece içten gelerek yapılan bu hareket, Japonların ne denli saygılı olduklarının en önemli göstergesidir.

3.ONURLUDURLAR
Bir Japon için “onuru” her şeyin üzerinde gelir. O nedenle onurlarına leke sürülmesi, ya da bir şekilde onurlarının kırılması; bir Japon’un harakiri (intihar) yapmasına kadar gider.

4. YETENEKLİDİRLER

Her konuya en kısa sürede uyarlanacak kadar, o işin en iyisini yapacak kadar beceri sahibidirler. Örneğin çok iyi mimar, çok iyi mühendistirler. Örneğin yaptıkları binalar (en şiddetli depremlerde bile) değil yıkılmak, çatlamaz bile…

5. ERDEMLİDİRLER

Yokluk ve sıkıntılı günlerde, sadece ve sadece gereksinmeleri kadar alışveriş yaparlar ki, herkes bir şeyler alabilsin, onlara da bir şeyler kalsın… Tok gözlü ve doyumludurlar.

6. DÜZENLİDİRLER
Kuralcıdırlar, kurallara da harfiyen uyar ve uydururlar. Örneğin Japonya’da, trafikte, gereksiz korna çalan, hız yapan, sollama yapan, egzozu delik araba ve motor kullanan hiç kimseyi göremezsiniz. Kurulu düzene uyum ve saygı vardır.
7. ÖZVERİLİDİRLER
Örneğin, yaşanan nükleer felaket anında; elli Japon çalışan, deniz suyu pompalamak için nükleer reaktörlerin içinde gönüllü olarak kalıp felaketin büyümesini önlemişlerdir. Bu ve buna benzer pek çok olay, Japonlar için olağan ve sıradan olaylardır.

8. DUYARLIDIRLAR
Japonlar, ülkeleri, çevreleri, töreleri, aileleri, çocukları, çocuklarının eğitimleri konusunda son derece duyarlıdırlar.

9. EĞİTİMLİDİRLER
Yaşlıları da, çocukları da; büyükleri de küçükleri de; herkes, neyin, ne zaman, nasıl yapılacağını bilir. Üstelik yapılacağı aksatmadan, savsaklamadan gününde ve saatinde yaparlar. Çünkü aldıkları eğitim, onlara böyle bir sorumluluk, böyle bir bilinç yüklemiştir.

10. AKILCI MEDYATİKTİRLER
Medyatikler ama bizdeki medyatikler gibi değil.

Bültenlerde kendilerini abartmadan mükemmel bir şekilde ifade ederler. Bizdeki gibi gereksiz, boş ve aptalca konuşan, nabza göre şerbet veren muhabirler/spikerler yoktur Japon medyasına sadelik ve dürüstlük egemendir.

11. DÜRÜST SİYASET YANLILARIDIRLAR

Bizde olduğu gibi, fırsat kollayarak, durumdan yararlanarak, köşeyi dönme çabası içinde olan siyasetçileri yoktur.

Böyle bir siyasetçiyi de aralarında barındırmaz, yaşatmazlar.

12. VİCDANLI ve DÜRÜSTTÜRLER
Bir mağazada elektrikler kesildiğinde, aldıkları şeyleri tekrar raflarına koyup, sessizce dışarı çıkacak kadar vicdan sahibi ve dürüsttürler.
SON SÖZ

Felaket üzerine felaket yaşayan; yaşadıkları acı henüz dinmeden, diğer acıyla karşılaşan bu ülkenin vatandaşlarından, bizim ve tüm dünyanın alacağı pek çok ders var.

Tabii görmek ve almak isteyene…