Japonlar, dünyayı şaşırtmaya devam ediyor. Özellikle ilahî dinlere mensup dünyalılar, Japonların hiçbir ilahî dine inanmadıkları halde nasıl bu kadar ahlâklı olduklarına akıl erdiremiyorlar.

Ahlâk anlayışı, kültürlere ve toplumlara göre farklılık gösteriyor. Örneğin ülkemizde sokakta öpüşen bir çift ahlâk kavramını temelinden sarsarken, gelip geçen kızlara laf atanlara “gençlik işte” diyerek hoşgörülü bakılabiliyor. Ya da ne bileyim, karısını döven birine “durup dururken niye dövsün ki!” mantığıyla yaklaşılabiliyor. Ayrıca da “şimdi beni şahit yazarlar” diye yolunu değiştirip ya da görmezden gelerek bunu ahlâklı bir insan davranışı içinde değerlendirebiliyoruz. O yüzden de bizimki gibi ülkelerde sevişmek, adam öldürmekten daha ayıp ve daha büyük suç sayılıyor.

Japonya’daki tsunami sonrası CNN yayınında süpermarketten tek bir tane ekmek alıp çıkan yaşlı bir kadının “Niçin sadece bir ekmek aldınız, yarın bulamayabilirsiniz?” sorusuna verdiği yanıtı hiç unutamam: “Herkes benim gibi günlük ihtiyacı kadar alırsa burada yarın da ekmek bulunur.” Unutamadığım bir de bizden ve bizzat şahit olduğum anım var: 1999 depreminde, Bolu’da kamyondan yapılan ekmek dağıtımı sırasında görevlinin kadına “Bacım, sabah 15, öğleyin 10 ekmek aldın, şimdi 15 daha istiyorsun. Ne yapıyorsun bu kadar ekmeği?” sorusuna, kuyruğun arkalarından bir kadın yanıt vermişti: “Ne yapacak, bedava ekmeği buldu, ineklerine yediriyor!” Gene aynı kentte, şikâyet üzerine aranan bir evde Kızılay’ın dağıttıklarını istifleyip 186 battaniye ile yakalanan adamın yanıtı ise çok daha ilginçti:” Yeni bir deprem daha olursa o zaman dağıtmak için toplamıştım.”

Ayrıca, bu tür afetlerde Japonların bir davranışını daha çok beğenirim: Felakette ölen insanların cesetlerini yayınlayıp, gösterişli olsun diye devlet büyüklerinin katıldıkları cenaze törenleri düzenlemezler. Sadelik içinde ve en önemlisi saygıyla defnederler. Bizde ise kolu ya da bacağı kopmuş, hatta bileziğini çalmak için kolu kesilmiş cesetlerin görüntüleri yayınlanır. Gerekçe ise dünyayı acındırıp daha çok yardım dilenmektir.

Japonların dini “Şintoizm”dir ve peygamberleri ya da kutsal kitapları yoktur. Ayrıca cennet ya da cehennemleri de yok. Ahlâkın din ile sağlanamadığına en önemli örnek işte bu. Şimdi birileri benim bu sözüme karşı çıkıp Hz. Muhammed’in ‘Din güzel ahlâktır.’ sözünü hatırlatacaklar. Tabii ki doğrudur, tabii ki gerçek din güzel ahlâktır ama bugün tüm İslam coğrafyasında yaşadıklarımızı nasıl açıklayacağız? 1.5 milyar İslam coğrafyasında toplumsal ahlâkın boyutu nedir? Duyarlılık, paylaşımcılık, hassasiyet nerededir? Terör neden en çok İslam coğrafyasında yaygındır? Ya “elhamdülillah Müslümanım” diyenler aslında Müslüman değil, ya da Müslümanlığı yanlış öğrenip, yanlış bilip, yanlış yaşıyoruz. Kimse suçu sağda solda başka ülkeler ya da dinlerde aramasın, asıl bozuk olan biziz.

Bunu sorguladığınızda ilk yapılacak eylem sizi “din düşmanı” olarak suçlamaktır. Ama nedense hiç kimse inandığı dinin ve hatta bütün dinlerin ilk öğretisinin ahlâk-hoşgörü ve paylaşımcılık olması gerekirken, neden böyle olmadığını düşünmez. Kendisini asla eleştirmez. “Ahlâk konusunda en çok ahkâm kesenler, en ahlâksız olanlardır” kuramı da kendini böyle doğruluyor. Bu tür insanların ahlâk anlayışları, diğerlerinin özel yaşamını irdelemekten ibarettir. Başkalarına namus bekçiliği yapan zatlar, dul kadınları en çok rahatsız eden tiplerdir.

Gelelim yeniden Japonlara;

Japon ahlâkının temeli, günah ve günah anlayışından kaynaklanan korkuya değil, çevreden utanma duygusuna dayanır. Onlar için en büyük suç toplum tarafından ayıplanmaktır yani diğer insanların gözündeki imajı temel alır. Bunun için “harakiri” denilen bir intihar yöntemini yaşam felsefesi yapmışlar ve uygulayanlara da saygı duymuşlardır. Japon devlet adamı, işini layıkıyla yapamadığında, yüz kızartıcı suçla itham edildiğinde, kendisi görevdeyken birimine bağlı bir yerde bir işçi kaza eseri öldüğünde acı içinde intihar ediyor; çünkü utanıyor. Bizde ise Çorlu yakınlarındaki tren kazasında 24 vatandaşın yaşamını yitirdiği, 341 kişinin de yaralandığı olayın suçlusu yağışın fazlalığı oluyor. Müslümanlar ama aynı zamanda da ahlâksızlar. “Peki ama bu ikisi bir arada nasıl oluyor?” diye bana sormayın; fetvacılar elbet bir açık tarafını bulmuştur, onlara sorun.

Zaten ahlâk “utanmayı” bilmektir, tabii ki utanmanız varsa…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

•Demir gibi cahili, altın gibi bilginden daha kıymetli yapan şey ahlâktır. MEVLANA

•Sakın ahlâk kurallarını çiğnemeyin, çünkü öcünü çabuk alır. TOLSTOY

•Yalan, zekâ işidir; dürüstlük ise cesaret. Eğer yalan söylemeye zekân yetmiyorsa, cesaretini kullanıp dürüst olmayı dene. VİCTOR HUGO

•O kadar cahilsiniz ki, dinimiz var diye ahlâka ihtiyaç kalmadığını sanıyorsunuz. NİKOLA TESLA

•Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen. YUNUS EMRE

•Kalite, kimse bakmadığında da doğru olanı yapmaktır. HENRİ FORD

•Dürüst insanlar, manzarayı kapatan ağaç gibidir; onları kimse istemez. ANONİM