4 Kasım 2015 Çarşamba.
Sabahın 5’indeyim.
Okuduğunuz başlığın peşindeyim.
Yazı planım yok. Bu durum karmakarışık bir şeyler yazacağım anlamına geliyor.
Aslında başlık da çocukluğumda büyüklerin konuşmalarında etkisi altında kaldığım;
“Yoğurt içerinin kalayıdır” sözcükleri ile ilgilidir. Yani yoğurt sindirim sistemine iyi gelir denmek istiyor.
Benzemiyor ama bir bakıma benzer tarafı da var. Kalay, 60 sene önceden geriye doğru, yaşantıda önemli rolü olan nesneydi.
“Denizin kenarında kalayladım kazanı”
Yahut ta
“Kalaycının sesi yanık
Pabuçları yandan yarık”
Şeklinde türküler bile vardır. Yemek tepsileri ve tabakları bakırdandı. Bakır böyle bir iş için kalayla kaplanmadan kullanılamaz.
Yemek kaplarının kalaylama zamanı ihmal edilirse zehirlenme olurdu.
Birçok bakımdan kurtarıcı olarak yaşantımıza giren paslanmaz çeliğin icadı (asma köprülerimiz bile paslanmaz çeliktendir. Ayrıca binaların yere gömülü rutubet gören kısımlarının demirleri de paslanmaz çelikten olsa çok daha iyi olur) İngiltere’de 1916 yılında Harry Brearley tarafından gerçekleştirilmiştir.
O yıllarda hatta 1900’lü yılların başlarında başka ülkelerin de benzer girişimcileri var, ancak Harry Bearley tüfek namluları için yaptığı icadın patentini almıştır.
Mutfak eşyalarında da kullanılacağının farkındaydı.
Paslanmaz çelik konusunu burada keselim.
*
1 Kasım seçimlerinin sonucunun da istikrarı sağlayacağı düşüncesiyle önemli olduğunu anlamakta fayda var.
İstanbul Perşembe pazarının göbeğinde işyeri olan bir yakınım var. Seçim sonrası Pazartesi günü öğleye doğru telefon edip, “Çarşı seçim sonucunu nasıl karşıladı?” diye sordum.
“Herkes çok memnun, piyasanın kendine gelmesi bakımından iyi oldu” dedi.
Bunu söyleyen, bugüne kadar ailece CHP’ye oy vermiş bundan sonra da ayni yolda devam edeceğinden emin olduğum insandı.
*
Şimdi ara sıra yaptığımız gibi, biraz da öğünelim;
16 Ekim günü yayınlanan yazımda sayın Bahçeli’nin “hayır” çıkışlarının hayra dönüşmesini dilemiş, yazıyı “Sayın Bahçeli’nin hayırlarının, Baş vezirin hayırlarına dönüşmesini diliyorum” sözcükleri ile bitirmiştim. Dileğim kabul oldu. MHP’nin 40 milletvekili kaybına neden olan( Benim aklımdan asla MHP oy kaybetsin geçmemiştir) tek partinin iktidar olması, istikrarın sağlanacağını varsaydığım için, bence ülkenin hayrına olmuştur. Çoğunluğu AK Parti değil de MHP veya CHP aynı şekilde kazansa ben yazımı yine aynı şekilde yazardım.
*
Ülkemiz insanları haklı olarak koalisyondan korkuyorlar. Ben de korkuyorum. Bunu dile getirdiğim zaman; “Dünyada koalisyonla yönetilen gelişmiş ülkeler tek parti ile yönetilenlerden daha çok . Bizden de iyi yönetiliyorlar!” diyenler az değil. Söyledikleri doğru da şartlarımız birbirine benzemiyor. İtalya insan yapısı bize benzeyen ülkelerden. Çok yakın geçmişte koalisyon ihtimallerini engelleyen önlemler aldı.
Seçim sonuçlarının bütün kesimler tarafından beklenenden farklı sonuçlandığı ortada. Sayın Cumhurbaşkanının feraseti de ayan beyan görünüyor. Benim bu sözcüklerime de kızanlar olacak ama ne yapalım gerçek böyle.
En güzel günler sizlerin olsun.