11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açılan ve ilk olarak Türkiye’nin imzacı olduğu İstanbul Sözleşmesi, 2014 yılından beri yürürlükte. Ancak ülkemizde yükümlülükleri gerektiği gibi yerine getirilmiyor.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, küçük yaşta istismara uğramış olan kız çocuklarının, istismarcılarıyla evlendirilmesine varan savunmacılar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi gündeme getirmektedirler. Hemen belirtmek isterim ki bu tezi savunanlar bununla da kalmayacaklar. Peşinden medeni kanunda yer alan mevcut kadın haklarını, dahası CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi) ve kadınla ilgili tüm uluslararası sözleşmeleri hedeflerine koyacaklarından şüphe duymuyoruz.

‘İstanbul Sözleşmesi sadece kadınları değil, çocukları, engellileri, bakıma muhtaç erkekleri ve bir çok grubu korumaktadır. ’Aslında Türkiye İstanbul Sözleşmesi henüz ortada yokken, 1993 yılında BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılması Bildirgesi’ni yerine getirme niyetini ortaya koymuştur. Sonuç olarak; 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun bildirgeye uyum sağlamak için kabul edilmiştir.

İstanbul Sözleşmesi ile başlayan süreç sırasıyla diğerlerine de gelecektir. Yani uzun uğraşlar sonucu elde edilmiş ve Cumhuriyet döneminin tüm kadınlarımız için kazanılmış hakları, mevcut iktidar tarafından yok sayılacaktır. Her alanda olduğu gibi ortaçağın kör karanlığı anlayışı ile kadınlarımıza bir yaşam biçimi sunulacaktır.

Toplumun yarısını oluşturan kadınların, doğuştan gelen eşit insan olma hakları vardır. Kadın, karşı cins ile kıyaslandığında bir elmanın diğer yarısından başka bir şey değildir. Kadınların hak uğraşı, evrenin en onurlu uğraşıdır.

Çağdaş toplumlarda kadın erkeğin eşi, yani eşitidir. Dinci toplumlarda kadının adı olmaz. İlhan Selçuk’un deyimi ile “Dinci toplum da erkek kuldur. Kadın ise erkeğin kulu. Yani kulun kulu” İstanbul Sözleşmesinden çekilmek kadına ‘Kulun kulu’ olmasını onaylamaktır.

Kadınları şiddete karşı koruyan İstanbul sözleşmesini fesh ederek, kadınların bugüne kadar kazanımlarına ve eşitlik uğraşına dur demek istiyorlar. Kadını ‘kulun kulu’ yapmak istiyorlar.

Kadınlarımız ve Cumhuriyetin aydınlanma ve uygarlık birikiminden nasibini alan halkımız, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak kadınlarımızı ortaçağın kör karanlığına sürükleme girişimi, zaten başı aşağı giden iktidarın sonlanmasını hızlandıracaktır.