Kadın korkusundan yüksek sesle bir çığlık atıyor ve oracıkta kalpten gidiyor, ölüyor. Çığlığı duyan kumpasçı grup dervişin  odasının kadın tarafından kilitlenen kapıyı kırıp içeri giriyorlar. Bakıyorlar ki, kadın yerde cansız yatıyor. Dervişin elbisesi alev almış, derviş onları söndürmekle canını ateşten kurtarmakla meşgul. Eşkiyabaşı bunu fırsat bilip odadan çıkıp kaçıyor. Kumpasçı hasetçi grup dervişi yakalayıp kadını buraya gece kapattın, sonra da ona tecavüz ettin. Daha sonra da ifşa etmesin diye onu öldürdün. Biz gelmeseydik cesedi yakacak ve ortadan kaldıracaktın, diyerek Allah’ın bu veli kulunun elini kolunu bağlayıp zaptıyeye teslim ediyorlar.
Durum vahim. Suçsuz bir insan atılan iftira, kurulan kumpasla ne hale getiriliyor. Bunu yaptıran hasettir. Allah’ın veli kulu, uzun mahkemelerden sonra zamanın kadısı tarafından masum bir kadına tecavüz ve onu öldürmekten suçlu bulunarak idama mahkum ediliyor. Dervişin Allah’tan, meleklerden başka şahidi yok. Odasına gizlenenv e bu olayları seyreden, sonra da odadan kaçan eşkiya başından da haberdar değil.  Kadın da öldü. İnkar edemez. Mecburen kaderine boyun eğiyor. 
Halk velinin idamını haber alıyor. İdam edileceği meydana toplanıyorlar. İnsanların dini duygularını kötüye kullandığını ve zinacı olduğunu sanıyorlar. Sofuyu idam sehpasına çıkarıyorlar ve ipi boynuna geçiriyorlar. Cellat mahkumun ayağının altındaki sandalyeyi çekeceği sırada Allah’ın velisinin sırf Allah için yaptığı ihlas ve samimiyet dolu ameli, emeli, ibadeti meyvesini veriyor. Ulu Allah daha önceden devlete isyan etmiş, bu olayın şahidi olan eşkiyabaşına şefkat ve merhamet veriyor. Dervişin idamını seyretmek için topluluğun arasında bulunan eşkiyabaşı ileriye atılıyor. Orada bulunan zamanın kadısı –baş hakim- olayın gerçekliğini açık ve net bir şekilde anlatıyor. Dervişin suçsuzluğunu ispat ediyor. Dervişi idam sehpasından indiriyorlar ve kendiliğinden teslim olan asi eşkiyabaşını idam ediyorlar. Zirat bu zat çok önceden suçu sabit olmuş, idama mahkum olmuştu. Suçunun cezasını çekmiş oluyor.
Bu olan dini eserlerle ibretli ve hikmetli olaylar cümlesinden olarak anlatılmaktadır. Burada olayın birkaç boyutu vardır. Bu olayın ana fikri; Hak doğrunun yardımcısıdır. Hak şaşmaz. İhlas ve samimiyetle yapılan hiçbir iş, amel ve hareket zayi olmaz. Yüce Allah kendisine güvenerek, inanarak yapılan bütün işleri hayırla ödüllendirir. Dervişi de kurtaran onun ihlası ve samimiyetidir.
Olayın ikinci boyutu; Çekememezlik dediğimiz haset ve hasetçinin neler yapabileceklerini örneklemektedir. 
Üçüncüsü; bir insan asi de olsa bir çok büyük günahlar da işlese sonunda islah olabilir. Hakka ve hakikate dönebilir. Burada da eşkiyabaşı dervişi kurtarmak adına hakkındaki idam hükmüne boyun eğmiş, yani ulu Allah ona hakkı söyletmiştir. Böylece dervişin dürüst ibadetini ihlasını mükafatlandırmıştır. 
Bu dünya sebepler dünyasıdır. Bazı sebepler insanı ölüme götürürken bazıları ise insanı ipten alır. Bunları iyi düşünmek gerekir. Bugün sadece müslümanların değil, tüm insanlığın sorununun temelinde insanlara yapılan haksızlık ve adaletsizlikten kaynaklanan zulümlerdir. Bunu kaldırmanın yolu yöntemi de kim olursa olsun insana, hayvana, doğaya karşı dürüst davranmak, adil olmak, bölüşüm ve paylaşımda dünya mirasının mirasçısı olan tüm insanlara hakları vermekle mümkündür. Barış, İslam kültüründe ise amellerimizde ihlas ve samimiyettir. 
Bizim bu uzun yazı dizimizin amacı da insanımızda mevcut olan samimi davranma bilincini hayata geçirmek, dürüst insan yetiştirilmesine katkıda bulunmaktır. Ne mutlu okuyana, okuduğunu anlayana, anladığını hikmeti, ibreti ihlas ve samimiyet olarak yaşantısına yansıtana, önce aile fertlerine, sonra insanlara örnek olacak şekilde bu kuralı, bu düsturu yaşam tarzı haline getirenlere müjdeler olsun diyorum.
(SÜRECEK)