Buradan anne ve babalara sesleniyorum. Akşam eve giderken ekmekle beraber kitap ta götürün. Çocuklarınızın ve eşinizin gözünde ne kadar yüceldiğinizi göreceksiniz.

Geçen ay okuduğum ve çok beğendiğim iki kitabı sizlere tanıtmak istiyorum.

1-ŞEYH BEDREDDİN (Mehmet Ali Şentürk, Nokta yayınları)

Bir zamanlar Edirne’de Musa Çelebi’nin Kadıaskeri olan Şeyh Bedreddin, Kur’an’ı noksansız yazacak ve ondaki tek bir meseleyi dahi karanlıkta bırakmadan tefsir edecek büyük bir âlimdi.

Şeyh Bedreddin, ilme vakfedilmiş bir ömrün ete kemiğe bürünmüş bir abidesiydi.

15. yüzyılda şeriata karşı geldi diye Bağdat’ta derisi yüzülerek öldürülen Nesimi gibi zamana, mekâna ve cihana sığmayan aklı evvel bir garip âlimdi Şeyh Bedreddin.

Aynı yüzyılda, “Yarin yanağından gayri her şey ortaktır. “ diyerek, komünizmin temel dinamiklerini beş asır evvelden belirleyen Şeyh Bedreddin’in mimarı olduğu toplumsal sınıf düzeni, Sultan Çelebi Mehmet Han’ın İslam inancına ve devlet düzenine gece ve gündüz kadar aykırıdır.

Manisa’da, adamları Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal kumandasında kendisine bağlı on binlerle düzeni değiştirme sevdasıyla Osman’lıya isyan ettiği için yakalanarak yargılandı.

Şeyh Bedreddin’in ilmine, irfanına hayran olan Çelebi Mehmet, zan altında kalmamak için Osmanlı İmparatorluğunun bütün ulemasını toplayarak Şeyh Bedrettin’in adil yargılanmasını sağladı. İnadından vazgeçmediği için idamına karar verilen Şeyh Bedreddin Serez çarşısında asılmaya giderken Çelebi Mehmet, “ hayrola Şeyh’im, benziniz sararmış” dediğinde, Şeyh Bedreddin’in, “Güneş te batarken sararır Sultan’ım” cevabı çok meşhurdur. 

2-MASONLARIN SAKLI TARİHİ (Yusuf Acar, Nokta kitap)

Masonluğun kökeni Tapınak Şövalyelerinin uğradığı ölüm ve şiddetten kaçabilenlerin ilk olarak İskoçya’da kurduğu yapılanmaya dayanır. Orta Çağ’da Katedral ve Kiliseleri inşa eden duvarcı ustalarına mason denmekteydi. Kendi aralarında çırak-kalfa-usta olarak dereceleri vardı. İskoçya’da tekrar yakalanarak öldürülmemek için duvarcı locası adı altında örgütlenmişlerdi.

Günümüzde tüm dünyada masonların altı milyon üyesi olduğu tahmin edilmektedir. Masonlar çeşitli örgüt isimleri adı altında birleşmişlerdir. Bunların en önemlileri İlluminati, Kurukafa ve Kemikler, Bilderberg, Trilateral, Gül Haç ve Kabalacılardır.

Amerika Birleşik Devletlerinde on altı başkanın mason olduğu bilinmektedir.

Dünya para piyasalarının %80’ini elinde tutan on ailenin tamamı masondur.

Altın ve elmas sektörünün %70’i, petrol ve yer altı kaynaklarının %60’ı mason ailelerinin elindedir. Bu ülkelerde masonlar kimin elinden tutarsa o kişi para, şan ve şöhret sahibi olur. Bu kitabın amacı masonluk üzerindeki sır perdesini kaldırarak ana hatlarıyla herkesin anlayabileceği bir içerik sunmaktır.

Bir kahvede, ülkelerinin en zenginleri olan Alman, Fransız, İngiliz, İtalyan ve İspanyol iş adamları sohbet etmektedir. Alman, ben Almanya’nın en zengini olarak “Microsoft şirketini almak istiyorum.” Fransız, ben de “Exxon Mobil’i” almak istiyorum. İngiliz, ben de “Ford” şirketini almak istiyorum. İtalyan, ben de “Citibank’ı” almak istiyorum. İspanyol, ben de “General Motors’u” almak istiyorum der.

Yan masada oturan yaşlı başlı bir ihtiyar, hepsinin yüzüne alaylı bir şekilde bakarak, “Satmıyorum.” der. Yaşlı adamın Yahudi ve mason iş adamı olduğu söylenir.

Muhammet İkbal, “ Batı Dünyayı gördü, Tanrı’yı unuttu. Doğu Tanrı’yı gördü, dünyayı unuttu.” demiş. Maalesef, Doğu aynı minval üzere batının patronluğunda  sefilleri oynamaya devam ediyor.

Geçmişi ıskaladık geleceğe uzandık,

Cehalet yüzünden orda da duramadık.

Ölmeden ölmüş gibi hep cenneti aradık,

Olası âlemde de ne olduğunu anlamadık!…(Mehmet Özata)

18 Ocak 2017