Olur böyle vakalar

Kentsel dönüşüm kapsamında yapılan çalışmaları yerinde görmek, fotograflamak istiyordum. Çorum Devane’de yıkılmakta olan eski evlerin arasında dolaşıyor, ilgimi çekenlerin fotograflarını çekiyordum.
Uzak sayılmayacak yerden bir ses duydum. Dönüp baktığımda yaşlı sayılacak bir hemşerimin peşimden koşarak bir şeyler söylemeye çalıştığını anladım. Yanına gittim. Beni gazeteci zannetmiş. İnsanların öğle yemeklerini yediği saatlerde yanan sokak lambalarının fotograflarını çekip gazetelerde yayınlatmamı rica etti. O sokakta yer alan sokak lambaları akşamdan kalmış! O saatlerde sokakları aydınlatıyor.
Aradan yıllar geçti. Bir başka yerde yine aynı manzarayla karşılaştım. Sokak lambası yine yanıyordu. Kötü örnekler asla bir ölçü kabul edilmezdi. İnsanların yaşantılarını kolaylaştırmak için sayısız ürün her alanda yerini aldı.
Anlaşılması o kadar da zor değil. Sonuçta insan eli dokunduğunda yeni ürünler, ne yapacağını şaşırıyor. Çalışması gereken yerde çalışmıyor; durması gereken yerde durmuyor. Araç kapıları tehlikelere karşı kendiliğinden kilitlenirken açılması gereken yerde açılmıyor.
Büyüklerimiz, “beterin beteri var” sözünü dillerinden düşürmezdi. Adem oğulları savaşmak, daha çok insan öldürmek için bin bir çeşit silah üretiyor. Var olan silahlar dünyada yaşayan canlıları asla geri dönüşü olmayacak şekilde yok etmeye yeterli. Tamamen bilgisayar teknolojisi ile çalışan son teknoloji ürünü silahlar onların elektronik beyinleri karışıp bir şekilde kullanılırsa, sonuçları neler olabilir?
Belki sağ kalanlar olabilir; ancak onların gidebilecekleri bir dünya yok!