Amerika’nın keşfinin Avrupa’yı zenginleştirdiğini yazdık ama keşifle birlikte kaybedenleri yazmadık.
Osmanlının kaybına bir nebze dokunduk ama Kolomb’un başvurduğu krallardan yardım isterken söylediği, “Bana üç gemi bunlara yetecek mürettebat verin, size Osmanlı’yı es geçerek Asya’ya ulaşan yolları bulayım.”
Çok çarpıcı bir cümle. Demek ki Avrupalının Asya’ya ulaşacağı yollar, Osmanlının kontrolünde deniz yolu ulaşımı bu avantajı sıfırlama ve kervansarayların fonksiyonunu son derece zayıflatmış.
Gelelim esas kayba uğrayanlara. Gene İsmail Cem’den alacağımız küçük bir alıntı fecaati bütün çıplaklığı ile anlatıyor, “Afrika sahillerinden yüz binlerce esir yeni topraklara gönderilmekte, bu ticaret astronomik kârlara yol açmaktadır. 16. Yüzyılda 900 bin Afrikalı köle, esir tacirleri tarafından Amerika’ya götürülmüştür. Satış yerine ulaşan her köleye karşılık 5 zenci ya Afrika’da öldürülmüş ya da yolda ölmüştür. Daha sonraki yıllarda hızlanan bu ticaret Afrika’yı 60 milyon insandan yoksun bırakmıştır.”
Ayrıca Kızılderili soyunun tüketilmesi herkesin malumu. Rezalet sözcüğü durumu anlatmakta zayıf kalıyor.
Bu olaylar 400 sene önceye dayanıyor.
Bunları yapanların 2 bin 900 sene önce yaşayanlardan medeni olması gerekmez mi?
Öyle mi? Değil mi? 2 bin 900 sene önceki tapınak yazısını okuyun, siz karar verin.
Buyurun:
ESKİ BİR TAPINAK YAZIT’I
Gürültü patırtının ortasında sessizce, sükûnetle dolaş;
sessizliğin içinde huzur var.
Sakın bunu unutma.

Herkesle dost olmaya çalış
Sana kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık
Unutmak olsun
Bağışla ve unut.

Ama kimseye teslim olma
İçten ol; telâşsız anlat
Kısa, açık ve net konuş
Başkalarına da kulak ver
Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları
Çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır

Aşka sakın burun kıvırma
Aşk nedir?
Çöl ortasındaki yemyeşil bahçedir
O bahçeye bakmayı hak etmiş bir bahçıvan olmak için
Her bitkinin sürekli ilgiye, yardıma, bakıma
Ve sevgiye ihtiyacı olduğunu da unutma

Olduğun gibi görün.
Ve göründüğün gibi ol
Sevmiyorsan eğer...
Sever gibi yapma
Çevrene önerilerde bulun
Asla hükmetmeye kalkma
İnsanları yargılarsan
Onları sevmeye zamanın kalmaz
Ve unutma ki
İnsanlığın sevgi konusunda yüzyıllardan öğrenebildiği
Kumsaldaki bir kum
Taneciği bile değildir.

Plân yap
Başarılarının tadını çıkar
Ne kadar küçük olursa olsun işinle ilgilen
Hayattaki dayanağın işindir unutma
Sevebileceğin bir iş seçersen
Yaşamında bir an bile yorulmuş olmazsın
İşini öyle seveceksin ki
Başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken
Üretiminle de yepyeni hayatlar başlatmış
Olacaksın

Yıllar geçiyor... Geçecek...
Yılların geçmesine öfkelenme
Gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe
Yapamayacağın şeylerin,
Yapabileceklerini engellemesine izin verme
Rüzgârın yönünü değiştiremiyorsan
Yelkenlerini rüzgâra göre ayarla
Çünkü dünya karşılaştığın fırtınalarla değil
Gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir

Ara sıra...Kendini tutamayabilirsin
Yüreğini isyana kaptırabilirsin
Fakat unutma; evreni yargılamak olanaksızdır
Kavgalarını sürdürürken bile barış içinde ol

Sabırlı ve sevecen ol
Erdemini yitirme
Önünde sonunda sahip olduğun tek servet,
Yine kendinsin
Görmeye çalış ki; bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen
Dünya insanoğlunun
Biricik mekânıdır.

Kaybedebilirsin
Kaybetmeyi, ahlaksızca kazanmaya tercih et
Birincisinin acısı bir an,
Ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer
Bazı idealler o kadar değerlidir ki
O yolda yenilmen bile zafer sayılır
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.

Annenin seni doğurduğu saatleri hatırlıyor musun?
Sen ağlarken, herkes sevinçle gülüyordu
Öyle bir ömür geçir ki
Öldüğünde sen gülerken, herkes ağlasın.

* Xantus İ.Ö 9 YY

En güzel günler sizlerin olsun.