Eski ABD Başkanlarından Abraham Lincoln, danışmanlarının önemli bir görev için ısrarla önerdiği politikacı adayını bir türlü kabul etmez.
En sonunda adamın karakterini ve görünüşünü beğenmediğini söyler.
Danışmanlarından biri çok bilmiş bir edayla ortaya atılır.
“Aman efendim, insan yüzünden ve karakterinden sorumlu olmaz ki. Doğuştan öyle yaratılmıştır.” deyince Lincoln; “İnsan kırkından sonra yüzünden sorumludur.” der.
EMEK
Venedik’li soylu biri, bir heykeltıraşa, kendi büstünü yaptırmıştı. Heykeltraş, yaptığı büst için 50 seguin istiyordu. Venedik’li soylu : On gün içinde yaptığın şu büste benden nasıl 50 seguin istersin ?” diyerek itiraz etti.
Sanatçı da ona, şu cevabı verdi. “Unutuyorsunuz, bu büstü 10 gün içinde yapabilecek beceriyi kazanmak için ben 30 yıl çalıştım.”
EN ASİL İNSAN
Çok eskiden kralın biri halkının içinde en asil olanını ödüllendirmek istemişti.
Bir vatandaşı, malı mülkü dolayısıyla takdir ediliyordu. Bir diğeri hukuki bilgisinin genişliği, başkaları da hastaları iyi etme yetenekleri veya krallarını ve ülkelerini şereflendirmeleri dolayısıyla hayranlık kazanmışlardı. Bu insanlar kralın huzurunda bir adım öne çıkmıştı. Daha sonra, gözlerinde anlayış, sevgi ve geniş bir tecrübenin izleri okunan, iki büklüm olmuş, yoksul giyimli bir kadın ortaya çıktı.
Kral: “Bu da kim? Ne yaptı?” diye sorunca, çevresindekiler: “Öncekilerin hayatta neler başardıklarını duydunuz. İşte bu kadın onların öğretmeniydi.” Cevabını verdiler.
Bu sözler üzerine kalabalık arasında bir alkış tufanı koptu ve kral bu en asil insanı tebrik etmek için ayağa kalktı.
Bodrum Yalıkavak’da tanıştığım karikatürist Raşit Yakalı üstadımla akşamları da yürümeye başladık. Yıllardır, Yeni Asır, Tercüman (Semih Balcıoğlu ile çalışmış) , Dünya ve Hürriyet gazetelerinde çalışmış, BRT Televizyonunda program yapmış, Karikatür ve Mizah Müzesinde uzman olarak görev yapmış olan Raşit beyin şahsında çok değerli bir dost buldum.
Saatlerce sohbet edebileceğim, çok soylu ve çok donanımlı bir mizah üstadı.
Tatil yöresinde tam aradığım çok kültürlü, deneyimli güzel bir insan.
Dün akşam iki söyleşimizi Facebook’ta paylaşarak bana sürpriz yaptı.
İlkinde kendimi kısaca tanıttıktan sonra çok sevdiğim bir dörtlüğümü okudum.
Bizleri yarattın anladık seni,
Yerlerde göklerde aradık seni,
“Allah’ın evi günüldür.” dediler,
Gönüller yaparak yaşadık seni.. (Mehmet Özata)
Daha sonra Cemal Safi’nin çok sevdiğim bir dörtlüğünü okudum.
Aşıkınam nasıl ayık kalayım,
Doldur aşk şarabını gönül tesitime,
Sen İran ol, ben de Şah’ın olayım,
Varsın Sultan Selim gelsin üstüme… (Cemal Safi)
Ardından Orhan Veli Kanık’ın “Anlatamıyorum” adlı şiirini okudum.
Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda,
Dokunabilir misiniz gözyaşlarıma ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu..
Bu derde düşmeden önce,
Bir yer var, biliyorum; her şeyi söylemek mümkün,
Epeyce yaklaşmışım; duyuyorum, anlatamıyorum…(Orhan Veli Kanık)
Facebook’ta Mehmet Özata ve Raşit Yakalı paylaşım sitelerinde dinleyebilirsiniz.