Fatih Sultan Mehmet’in Divan Kâtibi Necati ( ? -1509) insanı şöyle tarif etmiş.

Cihanda adem olan bi-gam olmaz, / Anın çün bi-gam olan adem olmaz ..

(Bu dünyada insan olan gamsız olmaz, / O yüzdendir ki, gamsız olan insan olmaz )

Meşhur Ziya Paşa da bir başka tanımlamış ademoğlunu;

Ademe adem gerektir, adem etsin ademi,

Adem adem olmayınca, netsin adem ademi?

Bizim kuşak, sözleri Süleyman Nazif’e, bestesi Şerif İçli’ye ait şu güzel Hicaz şarkıyla iki tek atıp dertleriyle demlenerek teselli bulmaya çalışırmış.

Derdimi ummana döktüm asumana inledim,

Yâre de ağyâre de hal-i derunum söyledim,

Âşina yok derdime ben söyledim, ben dinledim,

Gözlerim yollarda kaldı gelmedin, çok bekledim…

Zamane gençleriyse, kara sakalları, kulağında küpesi, kolunda dövmeleriyle adına selfie (özçekim) denen bir garip çılgınlıkla kendi yüzünde teselli bulmaya çalışıyor.

Dünyada yediden yetmişe herkes, özellikle genç kız ve genç erkekler selfie çekerek instagram yoluyla sosyal medyada garip hallerini paylaşıyorlar.

Bizim boyalı magazin basınımız da bu garip insanları her gün gazetelerde manşet yaparak önümüze koyuyor. Geçen ay Türkiye’de tren vagonları üstünde selfie çeken iki genç yüksek gerilime kapılarak ölmüştü.

Amerikan psikologlar derneği, bu zihinsel bozukluğu selfitis olarak adlandırarak bu davranışın özgüven eksikliğinden kaynaklandığını açıklamış.

Sokakta, caddede, otobüste, parklarda ve özellikle araba kullanırken bağıra bağıra telefonla konuşan insanları çok yadırgıyorum. Gürültü ve görüntü kirliliği yaratan bu geveze insanları bir şekilde uyarmak lazım. Bu telefon kolikler için bazı hastanelerde telefon bağımlılığı servisi açılmış, oralara giderek kendilerini tedavi ettirmeleri gerekiyor. Umarım, bu yazıyı okuyan telefon kolikler, toplumda sevilmediklerinin, kınandıklarının farkına vararak, daha az telefonla konuşmaya çalışırlar.

Ben artık evimden başka hiç bir yerde telefonla konuşmamaya çalışıyorum.

Demokritos, “Hekimlik bedeni, bilgelik ruhu iyileştirir” dediği için, sizleri felsefe diyarından hikmet yurduna bilgelik rehberliğinde seyahate davet ediyorum.

BİLGELİK ÖYKÜLERİ

YA ADINI YA DA AHLÂKINI DEĞİŞTİR

Büyük İskender ahlâkının kötülüğüyle meşhur, ancak adının çok güzel manası olan bir adamı huzuruna çağırarak “Ya adını değiştir ya da ahlâkını” demiş.

ÖKLİD VE GEOMETRİYE GİDEN KRAL YOLU

Matematik dehası Öklid M.Ö. 300 yıllarında yazdığı 13 ciltlik eseriyle İskenderiye Kraliyet Enstitüsünün en saygın öğretmenidir. Dönemin kralı 1. Ptolemy, okumakta güçlük çektiği “Elementleri’in yazarı Öklid’e, “Geometriyi kestirmeden öğrenmenin yolu yok mu?” diye sorduğunda Öklid, “ Geometriye giden bir kral yolu yoktur.” der.

İNSANLIK

Aşağılık bir adama acıdığı için kendisini kınayanlara Aristoteles şu cevabı vermiş.

“ Ona ahlâksız olduğu için değil, insan olduğu için acıyorum.”

İKİ KÖLE

Makedonya Kralı Philip, bir gün oğlu İskender’in hocası Aristoteles’e kızar ve onu aşağılamak için “Ne olacak sanki ? Senin yerine bir köle tutar onun oğlumla ilgilenmesini ve eğitmesini sağlarım” der. Bu sözler üzerine ünlü filozof kendinden emin bir şekilde Kral’a “Evet majesteleri, iyi fikir! O zaman çok geçmeden iki köleniz olur.” Karşılığını verir.

ALLAH KÂİNATIN NERESİNDE?

Bir gün İbn-i Sina, Ebu Said Ebu’l Hayr’a; “Allah kâinatın neresinde?” diye bir soru sorar. Bu suale şeyh, “Ey İbn-i Sinâ! Sen hekimsin. Canın vücudun neresinde olduğunu söyle, ben de sana Allah’ın kâinatın neresinde olduğunu söyleyeyim.” der.

7 Haziran 2017