CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun manşet olacak bir sözü olmuştu. Demişti ki Kılıçdaroğlu, "Bizde Japon kültürü olsaydı Bakanlar Kurulu'nda kimse kalmazdı."
Bu söz AKP'li 4 bakanın yolsuzluk ve istifa etmemesi üzerine söylenmişti.
***
Öyleyse şu Japon kültürü nedir, bir bakalım:
28 Mayıs 2007 günü Japonya Tarım Bakanı Toshikatsu Matsuoka intihar etmişti.
Suçu: Kiralık ofisinin masrafları devlet tarafından karşılandığı halde ek fatura çıkarması idi...
Yerine gelen Tarım Bakanı Seiçi Ota ise 19 Eylül 2008'de istifa etmişti.
Suçu: İlaçlı ve küflü pirinçlerin, aralarında huzur evlerinin ve okulların da bulunduğu kuruluşlara satılmış olması idi...
Ve yine Japonya'dan Ulaştırma Bakanı Nariaki Nakayama, henüz 4 günlük bakanken 28 Eylül 2008'de istifa etmişti.
Suçu: Hava alanları inşaatına karşı çıkarılan "gıcırdayan tekerleklere" benzetmesi ve "öğretmenler sendikası, eğitim sisteminin kanseridir" demesi idi.
2014 yılı içinde Japonya'da, Sanayi Bakanı Bayan Yoko Obuchi ve Adalet Bakanı Bayan Midori Matsushima, 2 aylık bakanken istifa etmişlerdi.
Birinin suçu: Seçimde kendini destekleyenlere bedava sinema bileti dağıtması idi...
Diğerinin suçu: Seçmenlerine kâğıttan yelpaze dağıtması idi...
Japonya Başbakanı ise "Bu iki bakanı ben atadım, halktan özür diliyorum" demişti.
Ve Japonya'nın Kobe kentinde 1995'te meydana gele 7,2'lik depremde:
-Kurtarma ve yardım çalışmalarında yaşanan aksaklıklar nedeniyle, kentin su işleri müdürü intihar etmişti.
-Kentin yeniden imarından sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı, açıkta kalan halka ev yetiştiremediği için kendini yakmıştı.
***
Peki, başka ülkelerde yok mu bu siyasi ve insani ahlâk? Elbette var. İşte örnekler:
Yunanistan Tarım Bakanı Savvan Tisitorudis, Eylül 2004'te istifa etmişti.
Suçu: Girit üniversitesinde okuyan oğlunu Atina Üniversitesine naklettirmesi idi.
Şubat 2005'te, Fransa'da Maliye Bakanı Herve Gaymard istifa etmişti.
Suçu: Eşinin lojmanı küçük bulması ve geniş bir eve taşınması, gazetelerin "taşınan evin kirası yüksek" demesi idi...
17 Haziran 2013 günü, Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas istifa etmişti.
Suçu: Yardımcısı ve sevgilisi olan bayanın bir yolsuzluk skandalına karışması idi.
Norveç'te Reform ve Modernleştirme Bakanı istifa etmişti.
Suçu: Kendisine tanınan harcama sınırını aşması, yıl sonu hesaplarına göre tam 10 Euro fazla harcama yapması idi...
Fransa Sosyalist Başbakanı Pierre Beregovoy, 1 Mayıs 1993'te intihar etmişti.
Paris'te bir ev alacaktı. Parası yetmedi. Bir arkadaşından faizsiz borç aldı.
Ama bir gazete, "Faizsiz borç alınamaz. Bu bir vergi kaçakçılığıdır" yorumunu yapınca, gururu ve onuru incinen bu sosyalist kişi hayatına son vermişti.
Ve Aralık 2002'de, Norveç Sağlık Bakanı Töre Toenne intihar etmişti.
Hakkındaki yolsuzluk suçlamasından bunalmıştı. İftira edildiğini, bunu hak etmediğini anlatan bir mektup bırakarak ölümü seçmişti.
Ve 8 ay önce, yani 21 Mart 2015 Türkiye: İzmit Körfezi Geçiş Köprüsü'nde halat kopmasından kendisini sorumlu tutan, asma köprü uzmanı Japon mühendis Kishi Ryoichi, "Olayın sorumluluğu tamamen bana ait" yazılı bir not bırakarak intihar etmişti.

Oysaki köprü projesini hayata geçiren Otoyol AŞ'nin GEO'su Yavuz Batum, kazanın kişisel hatadan değil, malzeme imalatından kaynaklandığını belirtmişti.
***
Peki, bizde bir örnek var mı?
-İşte Soma faciası, 301 ölü. Var mı istifa eden, yok.
-İşte Ermenek faciası, 18 ölü. Var mı istifa eden, yok.
-İşte Suruç katliamı, 33 ölü. Var mı istifa eden, yok.
-İşte Ankara katliamı, 102 ölü. Var mı istifa eden, yok.
Yok, yok, yok... Bilemiyorum, daha da saymaya gerek var mı?
***
Şimdi bir de Sayın Kılıçdaroğlu'na bir gönderme yapalım:
08 Mayıs 2015, İngiltere genel seçimi... Seçim kaybeden 3 muhalefet partisi lideri de istifa etti.
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) lideri, Liberal Demokrat Parti lideri ve İşçi Partisi lideri seçimin sayım-dökümünden hemen sonra istifa ettiler.
Peki bizde böyle bir örnek var mı, hayır yoktur.
Çünkü bizde böyle bir gelenek yoktur. Çünkü bizde liderlerin ya ölmesi gerekir ya da kovulması gerekir.
Daha öncesine gitmeye gerek yok, şu son iki yılda yapılan seçimler bile yeterlidir.
-İşte 30 Mart 2014 yerel seçimleri...
-İşte 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi...
-İşte 7 Haziran 2015 genel seçimi...
-İşte 1 Kasım 2015 genel seçimi ve de daha öncekileri...
"Ben başarısız oldum" diyerek var mı istifa eden parti lideri, yok!..
İşte bu görüntüdür ki, "Bizde İngiliz siyasi kültürü olsaydı her halde parti lideri kalmazdı" dedirtiyor.
Oysaki istenen, intihar değil; istenen, başarısız olunan görevin bırakılmasıdır. İstenen, siyasetin önünün açılmasıdır. Siyasi ahlâk bunu gerektirir.
Peki, lider istifa edince parti başarıya ulaşır mı? Elbet bu da ayrı bir yazı konusudur.