22 Şubat 2018 günü Hollanda Parlamentosu Ermeni Soykırımı'nı kabul etti. Hem de ezici bir çoğunlukla... 3'e karşı 142 oyla...

Galiba genel bir kabullenme oldu ki, Türkiye'de basının ilgisini beklenen ölçüde çekmemiştir. İktidar cephesinde ise "yok hükmündedir" ve de "bağlayıcılığı yoktur" denilerek savuşturulmuştur.

Oysaki soykırım iddiası, Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sonucu Türkiye Cumhuriyetine miras kalan bir sorun olmuştur. 1915'den bugüne gündemde kalmış ve de Türkiye siyasetinin önüne sürekli bir engel olarak konulmuştur.

Öyle ki, AB'ye girebilmekte bir önkoşul olmuş; özellikle Batının, Türkiye üzerine uyguladığı bir siyasal baskıya dönüştürülmüştür.

***

Bugün Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 29 ülke Ermeni iddialarını "soykırım" olarak kabul etmiştir.

Elbette buna her yıl yeni bir ülke daha eklenir olmaktadır.

Üstelik İsviçre'de "soykırımı inkâr" suç sayılmış; İsveç'in kabul ettiği yasada daha ileri gidilmiş, "Ermeni, Asurî, Keldani, Süryani ve Pontus soykırımı" olarak vurgulanmıştır.

Ve BM Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Komisyonu, Avrupa Konseyi. Avrupa Parlamentosu, Dünya Kiliseler Konseyi gibi kuruluşlar tarafından da "Ermeni Soykırımı" kabul edilmiştir.

Ve de işin daha vahimi, 2003 verilerine göre 26 ülkede 143 adet "Ermeni Soykırım

Anıtı" dikilmiştir. Bunun 27'si ABD'de, 28'i Ermenistan'da, 35'i Fransa'dadır.

***

Bu konuda Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararlar daha da sert ifadelerle doludur.

İşte 18 Nisan 1987 tarihli karar:

"Avrupa parlamentosu; 1915-1917 yıllarındaki Ermeni olaylarını, Birleşmiş Milletlerin 9 Aralık 1948 tarihli kararındaki 'soykırım' tanımına uygun bulur ve ilan eder, Türk hükümetinin de bunu kabul etmesini ister" ve de "Türkiye'nin bu olguyu reddetmesinin Avrupa Birliği üyeliğinin kesin engeli olduğunu açıklar" denilmiştir.

İşte 15 Kasım 2000 tarihli karar:

"Avrupa parlamentosu; Türk Hükümetine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine, özellikle modern Türkiye devletinin kurulması öncesinde Ermeni azınlığın maruz kaldığı 'soykırımın' kamuoyu önünde kabul edilmesi ve Türk toplumunun önemli bir parçasını oluşturan Ermeni azınlığa taze bir destek vermesi çağrısında bulunur" denilmiştir.

İşte 15 Nisan 2015 tarihli karar:

Kararda; 1915’te yaşanmış tehcir ezici bir çoğunlukla bir kez daha "soykırım" olarak kabul edilmiş, "1.5 milyon masum Ermeni'nin hayatını kaybettiği" vurgulanmış ve de "Türkiye 24 Nisan'da, 100. yıl anmaları nedeniyle geçmişiyle yüzleşmeli ve 'Ermeni Soykırımı' iddiasını tanımalı" çağrısında bulunulmuştur.

***

Açık konuşmak gerekirse Türk siyaseti, Ermeni soykırımı iddiaları ve bu kararlar karşısında zayıf kalmıştır.

Türk siyasetinin zaafı, bugün de olduğu gibi "bu kararlar bağlayıcı değildir" diyerek, "yok hükmündedir" diyerek kendini teselli etmesi olmuştur.

Oysaki bu kararlar, Batının sade bir bakışı değil bir zihniyet yapısıdır. Ve derinliklerinde saklı bulunan önyargılarının dışavurumudur.

Ve de görülüyor ki; güya barış havarisi kesilen Batı, 100 yıl önce yaşanmış bir acıyı iki ülke arasında bir fitne tohumu ekerek kullanır olmaktadır.

Özellikle de Papa'nın 12 Nisan 2015 günü, Vatikan'da düzenlediği ayinde "20. Yüzyılın ilk soykırımının Ermenilere yapıldığı" şeklinde kullandığı dil, adeta bir haçlı zihniyetinin ve Batı siyasetinin ana dokusu olduğunun bir itirafı olmuştur.

***

Ama asıl sorun:

-İki ülke arasında çözülmesi gereken bu sorunun, Ortadoğu'yu tarumar eden küresel güçlerin iradesine terk edilmiş olmasıdır.

-Büyük bir geçmişe sahip olan Türkiye'nin, bu sorunu çözebilecek bir irade koyamamış olmasıdır.

Ne yazık ki bu olgu; yalnız Ermeni sorununda değil Kürt sorununda, Alevi sorununda, Demokrasi sorununda da böyle olmuştur.

Ve de öyle ki, 50 Eyaletinin 41'inde "soykırım" kabul edilmiş, 27 yerde "soykırım anıtı" dikilmiş, her yıl 24 Nisan'da "soykırım anma" törenleri yapılan ABD için Başkanın ağzına bakılır olunmuştur. Acaba "soykırım" diyecek mi diye...

Özet olarak ifade edilirse, siyasetin bütün renkleri, 80 milyonluk Türkiye'nin cumhurbaşkanları, başbakanları, diplomatları, elçileri, tarihçileri kimseyi ikna edememiştir.

Sonuçta Türkiye siyaseti, soykırım iddiaları konusunda sınıfta kalmıştır.