Şimdi durup dururken “İstanbul Büyükşehir Belediyesinde (İBB) terörist var” söylemi nereden çıktı?

Hani dolar operasyonu ile iktidar arkaya geçip iki puan almıştı. Ne güzel bunun tadını çıkarmak gerekmez miydi? Olmadı olmuyor, ortalık yatışıp bazı belgeler, arka kapıdan dolar satmalar filan ortaya çıkınca, iktidarca önceden planlanarak, halka tuzak kurulduğu, hazine bakanının ağzından duyulur oldu. “Rakamlar çok iyi. Gözlerimin içine bakar mısınız? Ne görüyorsunuz gözlerimde?...Çarpılan küçük yatırımcı oldu!” diyebildi.

Silah ters tepti, hazine bakanının ağzından küçük yatırımcıya tuzak kurulduğu anlaşıldı. Yaratılan suni havanın, halaylar, horon tepmeler, havai fişeklerin filan, hepsinin bir algının parçaları olduğu ortaya çıktı. Kamuoyu yoklamaları da dolar operasyonu ile iktidara oylarının artması yönünde, pek birşey kazanamadığını gösterdi. O halde yeni bir algı ve gündem yaratmak gerekiyordu. İBB’ye bir operasyon düzenlemek... İstanbul operasyonu ile iktidar fena halde “baltayı taşa vurmuşa” benziyor.

Daha önce iktidar İBB’yi iki defa millet ittifakına kaptırdı. Bu yenir yutulur birşey değildi, iktidar için kabulü zor bir olaydı. Hatta iktidarın ilk yenilgisiydi. Akıl almaz hukuk dışı yollara başvurdular. "Aynı, evet aynı seçmen zarfının içinden çıkan üç oy pusulasından birinde, Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde sahtekarlık yapıldığı" gibi, akıl ve mantık dışı olaylarla seçimleri yenilediler.13 binlik oy farkı, 800 bine çıkmıştı, olmayınca olmuyordu. “Hiçbir şey olmasa da birşeyler oldu” dediler, fakat yenilgi kaçınılmazdı. Üstelik dünya lideri koltuğundan kalkıp, sokak sokak dolaşıp oy istemişti. İstanbul’da yenilgi ve hezimetin acısı bir türlü unutulamıyor.

“İBB yirmi beş yıl boyunca AKP'nin arka bahçesi gibi çalıştı. AKP'nin yan kuruluşlarına çekilen kıyaklar, işe alınmalar, arabalar, vs.” İstanbul seçiminin kaybı ile hepsi yok oldu. İktidar bir türlü bu acıyı unutamıyor. Diğer CHP’li belediyeler gibi, Ekrem İmamoğlu’nu başarısız kılmak için, elinden gelen herşeyi yapıyor. Halkın huzur ve mutluluğunun hiç önemi yok. Halka ucuz ekmek satışına bile engel olmaya çalıştılar. “Üç keçiyi güdemez” dedikleri CHP’li belediyeler, örnek belediyecilik çalışmaları ile iktidara parmak ısırtıyor. Bu başarı ve halkla bütünleşmelerden iktidarın uykuları kaçıyor.

En son ortaya atılan iddia; "İBB'de çalışanlar arasında teröristler var, PKK'lı, FETÖ'cü, şu ya da bu terör grubuna ait insanlar var." Sahi mi? CHP ve İmamoğlu FETÖ’cülere ve PKK’ya kucak açıyor öyle mi? Hazine bakanı Nurettin Nebati’nin FETÖ ile el ele, yan yana fotoğraflarına ne diyeceğiz? Kırmızı Bültenle aranan Osman Öcalan’ın devletin televizyonuna çıkarılmasını nereye koyacağız?

Belediyelerde her işe alınan kişi, İçişleri Bakanlığı tarafından, kontrolden geçirilmiyor mu? Temiz kağıdı bu makam tarafından verilmiyor mu? O halde yapılmak istenen nedir? İBB’ye müfettişler gönderiliyor. Teftiş kimin kontrolunda. "İstanbul'da seçimi kaybettiğimizde ağladım" diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Bununla da kalınmıyor; "Bay Kemal'in müridi, isim vermek istemiyorum, utanmadan, sıkılmadan bana mektup yazıyor." diye İmamoğlu’na hakaret ediliyor.

Kısacası İstanbul ve seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu ile oynamak pek hayra yorulacak şeyler değildir. Tam da “Hiç birşey olmadığını sanığınız yerde, birşeyler olur” şaşırırsınız. Halkın seçtiği başkanı rahat bırakın hizmetini yapsın.