Spor yaptığım Özgürlük parkında Çarşamba günleri organik ürünler pazarı kuruluyor. Görünürde ağaç altı olan ve çok pahalı satılan organik ürünlere rağbet çok.
Bir vatandaş elinde pazar arabası, ağzında sigara dolaşırken,”hayrola, ağzında sigara, organik ürünlerden medet umuyorsun . Önce şu zehiri bırak kardeşim” dedim. “Hocam eşimin zoruyla geliyorum, anla işte!” dedi, fazla sorgulamadım.
Parkın demirbaş köpekleri Arap ve Şeker, her sabah parkta gezdirilmeye gelen evcil köpeklere saldırırlar. Evcil köpekler hiçbir tepki vermeden, arkalarına bile bakmadan sahipleriyle yürüyüşlerine devam ederler. Eğitim, köpeklik karakterlerini değiştirmiş. Boşuna “eğitim şart “ dememişler. Köpeklerde bile fark ediliyor.
Öğleden sonra Kadıköy’e inerek kitapçılara uğruyorum. Geçen ay, Nobel ödüllü İran’lı kadın yazar Şirin Ebadi’nin “İran Uyanıyor”, Sean Martin’in “Tapınak Şövalyeleri”, Çorum lisesi mezunu Soner Yalçın’ın “”Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı, Efendi-2” ve Dr. Mesut Ersönmez’in “ Güftelerin Dili” adlı kitaplarını aldım.
Efendi-2’yi yarıladım. Türkiye’de “Dönme, Avdeti veya Beyaz Müslümanlar olarak bilinen meşhur Yahudi vatandaşlarımızı anlatan Efendi-2 müthiş bir eser.
Kitapta adı geçen sülalelere mensup eğitimli, donanımlı ve çok meşhur Beyaz Müslümanlar, yıllarca Türkiye’de önemli görevlerde bulunmuş ve Türkiye’nin kaderine hükmetmişler. Birinci “Efendi” kitabını da okumuş ve çok beğenmiştim.
1982 Manisa Demirci doğumlu Dr. Mesut Ersönmez’in (Demirci’de serbest hekimlik yapıyormuş) “Güftelerin Dili” kitabında 82 makamdan oluşan 711 güftenin bugünün diliyle karşılığı, şairleri, bestecileri ve makam bilgileri yer alıyor.
Bir müzik yapıtının sözlerine, bestelenmek için yazılan şiire “Güfte” denir.
Divân şiirinin sanal dünyasından beslenen bu güftelerin karşılığı; bugünün diliyle ölçülü, uyaklı yazılmış. Her şiirin altına “güfteye özel sözlükçe eklenmiş.
Geçmiş yüzyıllarda nice gönül eri erenler, şairler, ozanlar duygu yüklü, coşku dolu eserler yaratmışlar.
Dilleri o günlerde kalmış, ama yazdıkları hep bizleri anlatmakta. Bizden öncekileri anmanın en güzel yolu onları doğru anlamaktır.
Çorum’un duayen koro şefleri Halil Özçelebi, Enver Leblebici, Ömer Cerit ve Atakan Tetik üstadlar “Güftelerin Dili “adlı bu güzel eseri“ Karma Basın Yayın Dağıtım, Evren mah. Ceylan sokak, 34/C Bağcılar/İstanbul adresinden temin edebilirler.
(Telefon: 0212-4441540)
Güftelerin Dili adlı kitaptan şimdiye kadar duymadığım bir Uşşak şarkının çok güzel sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Güfte: Mehmet Sâdi Bey, Beste:Hacı Arif Bey.
Sen gitgide bir âfet-i devran olacaksın,
Canlar yakacak ateş-i suzan olacaksın,
Bilmem ne zaman derdime derman olacaksın,
Çağın geçecek sonra peşiman olacaksın…
Makam değiştirmeden çok sevdiğim bir Şevki bey şarkısı, Güfte:Mehmet Sâdi Bey..
Gülzâra nazar kıldım, virane misal olmuş,
Seyrân ü safalar hep bir hâb-ı hayal olmuş,
Güller sararıp solmuş, bülbülleri lâl olmuş,
Gam âlemidir şimdi zevk emr-i muhal olmuş,
Sabret gelir ol demler, kim ehli sefanındır,
Dert üstüne zevk olmaz, dem şimdi hazânındır…
Rahmetli Can Yücel üstadım ne güzel söylemiş.
Karşı evde doğsam ”Hristiyan” olacaktım, arka evde doğsam “Ermeni “ doğacaktım, sağ yanımda evin birinde doğsam “Alevi” doğacaktım. Kader bu, küçücük bir evde suni olarak can buldum. İşte böyle güzel bir memleketin evlatlarıyız biz.
Kalp, kalbe, el ele yaşıyoruz, kardeşiz biz. Nerede ve hangi kimlikte doğacağımız elimizde değil ama, insan olmak elimizde.
17 Eylül 2014 /Mehmet Özata