Bizim meslekte, ulusal düzeyde kutladığımız iki önemli günümüz var. Biri, basın çalışanlarının sosyal haklarını sağlayan 212 sayılı yasanın çıktığı 10 Ocak 1961’in yıldönümü olan “Çalışan Gazeteciler Günü”, diğeri ise Türk basınından sansürün kaldırıldığı 24 Temmuz 1908 tarihinin yıldönümü: “Basın Bayramı”…

Dünya basını da, 1993 yılından beri her 3 Mayıs’ta, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “Dünya Basın Özgürlüğü Günü”nü kutluyor.

Her ne kadar bizler “ulusal” mesleki günlerimize yoğunlaştığımız için 3 Mayıs’ı biraz sessiz geçirsek de, basın özgürlüğü adına çok ciddi sorunların içinden geçtiğimiz bir gerçek. En başta, demokratik dünyada “basın ve ifade özgürlüğü” sicilimiz çok kötü.

Bir ülkede demokrasi ne kadar kökleşmişse, basın özgürlüğü de o kadar sağlam temeller üzerine oturuyor demektir. Yani, düşünce ve ifade özgürlüğü de, halkın haber alma özgürlüğü de, demokrasi kültürünün ayrılmaz birer parçasıdır.

Hepsinin temelinde ise, halkın “bağımsızlık”ve “demokratik hukuk devleti” bilinci; insanca, eşit ve özgür birey olarak yaşama arzusu, üretkenlik, kültür, sanat, doğa duyarlılığı, insan sevgisi, duygu güzelliği gibi kavramlar yatar.

Basını özgür olmayan ülkenin halkını, bu kriterlerin ışığında değerlendirmek gerekir; hem ülke yönetimine ilişkin tercihleri, hem de basınına ne kadar sahip çıktığı ve ne kadar sorumluluk aldığı noktalarında.

Sözü uzatmadan, Çorum yerel basınının durumuna gelmek istiyorum. ÇORUM HABER olarak biz, ideolojik takıntılardan uzak, cumhuriyetin temel değerlerine bağlı bir çizgide ve objektif habercilik anlayışıyla, “Çorum’un çıkarına, yararına öncelik tanıyan” bir yayın politikası izlediğimiz için, -daralmış da olsa- yasal sınırların hep içinde kaldık, kalmaya devam edeceğiz.

“Çorum sevdamız” çok iyi bilindiği için, iş dünyasından ve duyarlı kesimlerden önemli ölçüde destek de görüyoruz. Ama, bunun yeterli olduğunu söylemek mümkün değil.

Özgür ve güçlü bir yerel basın isteyen herkesin, ayda 11 lira 66 kuruşa karşılık gelen yıllık 140 lira abone bedelinden kaçmaması gerekiyor, bir. İkincisi de, dini ve milli bayramlar, özel günler, hem topluma jest yapmak, hem de yerel basına destek olmak açısından güzel birer fırsat.

Örneğin, önümüzde 19 Mayıs 2019 tarihi var. Yüce Atatürk tarafından ulusal kurtuluş meşalesinin yakılışının tam 100. yılı…Çorum, kutlama etkinlikleri açısından da, coşkunun yerel basına yansıması adına da, -deyim yerindeyse- coşmalı.

Hiçbir şey yapmadan “özgür ve güçlü basın” istemek, eşyanın tabiatına aykırıdır, bu böyle biline.