En güzel de Nazım anlatmış bu çelişkiyi: “Ve kadınlar/ bizim kadınlarımız:/ korkunç ve mübarek elleri,/ ince, küçük çeneleri, kocaman/ gözleriyle/anamız, avradımız, yârimiz/ ve sanki hiç yaşamamış gibi /ölen/ ve soframızdaki yeri/ öküzümüzden sonra gelen/ ve dağlara kaçırıp uğrunda/hapis yattığımız…”

Bugün, Dünya Kadınlar Günü…Bir kez daha kadınımıza övgüler düzeceğiz, emeğini yücelteceğiz…En güzel çiçekleri sunacağız, en anlamlı sözleri seçip armağan ederek…Ama ya yarın? Kadın emeğinin sömürülmesi, kişiliğinin değersizleştirilmesi, taciz, şiddet, tecavüz…Son bulacak mı?

Oysa kadınlarımız, bir gün değil her gün, yaşam boyu, değer verilmeyi, eşit muamele görmeyi, korunmayı, gözetilmeyi, sevgiyi, saygıyı hak ediyorlar. Şefkatin, sevginin, özverinin ve de güzelliğin simgesi onlar. Nazım’ın dediği gibi, anamız, avradımız, yârimiz…Daha da ekleyelim; kardeşimiz, kızımız, ailemizin, toplumumuzun bir bireyi…Nadide bir çiçek gibi…

Saygı, sevgi ve şükran tüm kadınlarımıza…

Editör: TE Bilisim