“Sağlığınız İçin Eczacınıza Güvenin. Eczane Güvendir” temasının vurgulandığı açıklamada konuşan Oda Başkanı Ecz. Şefkat Güler, 14 Mayıs tarihinin eczacılar için önemli ve simgesel bir tarih olduğunu belirterek, “14 Mayıs 1839 tarihinde Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane içerisinde açılan eczacılık sınıfı ile ülkemizde eczacılık, akademik bir mesleğe dönüşmüştür. Biz eczacılar, 14 Mayıs’ı her sene belirli temalar çerçevesinde, Birliğimiz ve tüm Eczacı Odalarımızla birlikte hafta olarak kutluyoruz. Bu yıl, Uluslararası Eczacılık Federasyonu’nun da temasından yola çıkarak, pandemi döneminde daha da iyi anladığımız bir konuya vurgu yaptık ve temamızı ‘Sağlığınız İçin Eczacınıza Güvenin. Eczane Güvendir’ olarak belirledik” dedi.


Bir yılı aşkın süredir dünyayı saran ve sarsan Covid-19 pandemisi nedeniyle kaybedilen 415 sağlık çalışanının 50’sinin meslektaşları ve 19’unun da eczane teknisyenleri olduğunu kaydeden Güler, “Bunlar bizler için birer sayı değil; hepsi birer can, meslektaş, arkadaş, kardeş, anne, baba, evlat. Hepsini saygıyla anıyoruz. Bugün anılarını yâd etmek adına, eczacılar olarak tüm Türkiye’de 1 dakikalık saygı duruşunda bulunacağız. Aynı zamanda Birlik binamıza astığımız branda, eczanelerimizde kullandığımız afişlerle de kaybettiklerimizi anacağız” ifadelerini kullandı.


Eczacılar olarak bu sancılı süreçte ilk günden itibaren önemli roller üstlendiklerini belirten Güler, “Pandemi süresince kesintisiz olarak temel ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmetlerini vermeye devam ettik. Hastalarımızın ilaçlara ve kişisel koruyucu ekipmanlara erişebilmesini sağladık. Topluma bilimsel kanıta dayalı tavsiyeler verdik. El dezenfektanları ürettik, ücretsiz maske ve ücretsiz grip aşısı dağıttık. Kronik hastalarımızın ilaçlarını temin ettik ve izlemlerine katıldık. Öte yandan farkındalık kampanyaları yürüttük, bilgi kirliliği ile mücadele ettik. Pandeminin ilk gününden itibaren tüm sağlık çalışanları olarak sağlık sistemini ayakta tutmak için her türlü fedakârlığı yaptık, yapmaya da devam ediyoruz” dedi.


“Covid-19 aşısı salgınla mücadelede elimizdeki en büyük kozumuz” diyen Güler, aşı tedarik süreçlerine hız verilmesi gerektiğini ve uygulanan aşı çeşidinin artırılması gerektiğini kaydetti.
Ücretli Covid-19 aşısının eşitsizliği derinleştirecek bir uygulamanın önünü açacağını söyleyen Güler, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Aşılar, kamu tarafından ücretsiz bir şekilde sağlanmalıdır.


Bu süreç bize yerli ilaç ve aşının değerini bir kez daha gösterdi. Yerli ilaç ve aşı politikaları bir an evvel önceliklendirilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.
Bir kişiyi bile arkada bırakmadan, topyekûn bir mücadele vermemiz gerekirken üretilen aşıların büyük çoğunluğu bazı ülkelere gidiyor. Pek çok ülkeye ise aşı gitmiyor, ya da sembolik sayılarda gidiyor. Burada ahlaki bir çöküşün varlığını görüyoruz. Covid-19 aşılarını bir uluslararası ticaret malı haline gelmesi, patentinin olması kabul edilebilir bir durum değildir. Aşılar insanlığın ortak mirasıdır ve aşıda patent kabul edilemez.”

(Haber Merkezi) 
 

Editör: TE Bilisim