OHAL’in teröre karşı kullanıldığı yönündeki propagandanın gerçekçi olmadığının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla bir kez daha gün yüzüne çıktığını kaydeden Kahraman, “OHAL sayesinde grevlerin yaptırılmadığını, işçilerin yürütülmediğini söylüyor. Eğer OHAL’i teröre karşı kullanıyorsanız, yürütmediğiniz, grevlerini yasaklattığınız işçiler ne oluyor? Özgürlükleri kısıtlayarak ne yapmak istiyorsunuz” diye sordu.

Konuşmasının devamında Şeker Fabrikası’nın özelleştirilme sürecine değinen Kahraman, özelleştirmeden işçinin etkilenmeyeceğini kaydederek, “İşçimizin tırnağına bile zarar gelmeyecek. Ancak burada asıl kaybeden Çorum olacaktır. Burada kaybeden esnaf olacak, üretici köylü olacak” dedi.

Kahraman, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Aşımıza, işimize, ekmeğimize sahip çıkmak ve alamadığımız hakları talep etmek için alanlardayız. Türk-İş olarak, Şeker-İş üyesi Şeker Fabrikası işçileri olarak, Karayolları işçileri olarak yıllardır hükümetlere sesimizi duyurmaya çalıştık. Bugüne kadar sesimizi duyan olmadı. Bizi idare edenlerin herhalde kulaklarına kar suyu kaçtı.

Bizler her zaman Türk-İş olarak vatanımızı ve milletimizin birliğini savunduk. Her zaman üniter yapıdan yana olduk. Ancak ezilen sınıfın, emekçi kesimin uğradığı mağduriyetleri dile getirmek de boynumuzun borcu olmuştur.

Esnafın dükkânını açıp siftah yapamadan kapattığı günlerden geçiyoruz. Üretici, emekçi olmadan esnaf ürünlerini hiç kimseye satamaz. Onun için ‘susma, sustukça sıra sana da gelecek’ diyoruz. Onun için esnaf kardeşim de burada işçiyle birlikte alanda olmalıdır.

Karayolları işçileri kadro istiyor. Şeker’de 25 yıllık geçici işçiler var, kamuda halen taşeron var. Bunlar ne zaman kadroya kavuşacaklar? Bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. (Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim