Kamu-Sen İl Başkanı ve Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, Kamu-Sen’e bağlı sendikaların temsilcileri Ülkü Ocakları Çorum Şubesi ve çok sayıda vatandaşın da katılımı ile tüm illerle eş zamanlı olarak “Andımız” konulu basın açıklamasının ardından birlikte “Andımız” okundu.

95. kuruluş yıldönümünün kutlandığı Cumhuriyet ve milli devlet yapısının büyük saldırılarla karşı karşıya olunduğunu dile getiren Selim Aydın, ağır bedeller ödenerek kurulan ve bugünlere taşınan devletin bu coğrafyadaki varlığının, millet olma özelliği ve etrafında kenetlenilen değerlerin korunmasıyla mümkün olduğunu anlattı.

Birkaç yıl önce, adına “Çözüm Süreci” denilen, gerçekte ise çözülüm süreci olan birtakım uygulamalarla milli kimliğin yok edilmek istendiğini, bu topraklardan Türk adının silinmeye çalışıldığını belirten Aydın, o dönemde milli değerlerin içinin boşaltılmasının, milli kimliğin yok edilmesinin, toplumu tek bir millet olarak bir arada tutan değerlerin yağmalanmasının karşısında durduklarını ve sürecin ülkeyi bir felakete sürüklemekte olduğu gerçeğini haykırdıklarını vurguladı.

Bu rezaletler zincirinin bir halkasının da 1933 yılından beri okullarda okutulmakta olan Andımızın kaldırılması olduğunu anlatan Selim Aydın, yaşanan acı tecrübeler sonunda, yanlış yoldan dönüldüğünü ama bu yanlışların, hendek operasyonlarında 793, Fırat Kalkanı Harekatı’nda 71 ve Zeytin Dalı Harekatı’nda 53 vatan evladının şehadetine mal olurken insanların içinde de onulmaz ve unutulmaz yaralar açtığını vurguladı.

Türk Eğitim-Sen olarak açtıkları davalarla, sözde Çözüm Sürecinin bir parçası olan Andımızın kaldırılmasını, Danıştay nezdinde yargıya taşıdıklarını kaydeden Aydın, “Danıştay 8. Dairesi de 24.04.2018 tarihli kararıyla Öğrenci Andını kaldıran işlemi hukuka aykırı bularak, 1933 yılından 2013 yılına dek 80 yıl boyunca okullarımızda okutulan Andımızın yeniden okutulmasının önünü açtı ama ne hikmetse bir anda ülkemizde kıyamet koptu; ne kadar açılımcı ne kadar çözülümcü varsa meydanlara fırlayıp, Andımız üzerinden yeniden Türk milli kimliğine karşı saldırıya geçti. Bu kesim, içinde yaşattığı devletin kurucu değerleriyle hesaplaşma arzusunu, öğrenci andının ırkçı söylemler içerdiği safsatası ile gizleme çabası içine girdi. Danıştay ise aldığı kararla metinde yer alan kavram ve ilkelerin, Anayasada anlamını bulan kavram ve ilkeler olduğu gibi milli eğitim sisteminin Kanun ve Yönetmelikte belirlenen temel amaçlarını da ortaya koydu. Kararda Öğrenci Andı ayrıştırıcı değil bilakis Türk milli kimliği oluşturulması açısından birleştirici bir unsurudur” denildi. 2002 yılından beri Andımızın kaldırılması için açılan pek çok davada Danıştay, Öğrenci Andı’nın kaldırılmaması yönünde görüş bildirmiştir.

Bu süreçte özellikle 2009 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nın Öğrenci Andı ile ilgili yaptığı savunma, hepimizin görüşlerine tercüman olmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı’nın, 2009 yılındaki Andımızla ilgili bu savunmasını hiçe sayarak Danıştay’ın kararına itiraz etmesi bizleri ayrıca üzmüştür.

devamlılığın bir gereği olarak Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2009’daki görüşlerine uygun davranmasını, itirazından vazgeçerek okullarda Öğrenci Andı’nın yeniden okutulması için gerekli düzenlemeyi yapmasını beklemekte ve istemekteyiz” dedi.

Konu memur olduğunda rahat koltuklarından kalkamayanların, iş milli değerlere ve kavramlara savaş açmaya geldiğinde, ihanet bayrağını kapıp en önde meydanlara koştuklarını belirten Selim Aydın,

milli ve manevi değerlerine önem veren tüm kamu görevlilerini artık maskesi düşmüş, deşifre olmuş, tescilli memur düşmanı bu sendikalardan istifa etmeye ve Kamu-Sen çatısı altında birlik olmaya davet etti.

Aydın, “Bunlar diyorlar ki, Türk’üm demekle Türk olunmaz. Doğrudur Türk’üm demekle Türk olunmaz, ancak bilmiyorlar ki, Türk’üm demeyi engelleyerek de Türk milleti yok olmaz.

Demokrasi adına, bu topraklardan Türk kimliğini kazımaya çalışanların, bir milliyeti olmayan ABD’de, 1892 yılından beri okullarda okutulan bağlılık yemininden haberleri yok mudur? O yeminde, bölünmez vatana, tek millete, bayrağa ve devlete bağlılık yer almaktadır.

Anayasamızın 66. maddesi, “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” der. Öyle ise Türklük, bu ülkede yaşayanların üst kimliği, birliğinin adı ve anahtarıdır. Almanya’da yaşayana Alman, Fransa’da yaşayana Fransız, İtalya’da yaşayana İtalyan deniyorsa, herkes bilsin ve kabul etsin ki, bu topraklarda yaşayana da Türk denir. Türk denecektir!

Ne yazık ki, Türklüğün etnik bir unsur olduğunu iddia edenler, Öğrenci Andı ile Milli Marşımızı karşı karşıya getirerek tehlikeli bir ayrımcılığa girişmektedir.

Bizi bizle sınamaya, bizi bizle çatıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bilinsin ki biz, milliyetinden gocunmayan, Türk olmaktan gurur duyan, Türkoğlu Türkleriz. Gerekirse her sabah önce şehadet getirir, sonra çocuklarımıza Andımızı biz okuturuz. Siz ise çocuklarımız Türk’üm, doğruyum, çalışkanım demesin diye eylem yapan sendika olarak tarihe geçecekler var. Bir milletin geleceği, o milletin kökleri ile şekillenir. Mazisinden, milli ve manevi değerlerinden koparılmış milletler yok olmaya mahkûmdur.

Bugün milletimizi köklerinden kopararak tarihini, atasını unutmuş, dostunu düşmanını bilmeyen, geleceği göremeyen bir toplum yaratma arzusu, bir anda yeniden hortlamıştır.

Ne olursa olsun bu girişimler Türk milletinin; Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil, Tek Bayrak ülküsü karşısında yok olmaya mahkûmdur.

İnanıyorum ki Türk memuru, içinden çıkan ve kendisine cephe alan bu mankurtlaşmış sendikaları da bertaraf edecektir” dedi. Yapılan konuşmanın ardından basın açıklamasına katılanlar birlikte Andımız’ı okudu. (Erkan BAYATLI)

Editör: TE Bilisim