İsrail’in söz konusu plan çerçevesinde, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerini İsrail toprağı olarak kabul ettiğini ve Ürdün Vadisi’ni ilhak etmek istediğini belirten Beyaz, “Bu doğrultuda girişimlerde bulunmaktadır. İsrail bu yasadışı ilhak ve işgal tehdidinden vazgeçmeli ve bu çabayı somutlaştıran adımları derhal durdurmalıdır” dedi.  
İsrail - ABD ortaklığının Filistin topraklarının geleceğine Filistinlileri yok sayarak karar vermeye çalışmalarının kabul edilemez olduğunu kaydeden Beyaz, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Bu yönde atılan adımlar, diğer bölge ülkelerini de soruna müdahil kılacak, bölgede bulunan Filistinlilerin zorunlu olarak göç etmesine neden olabilecek ve bir kıvılcım büyük bir çatışmanın başlamasına neden olacaktır.  
Filistin’in ABD ve İsrail’le yapılan anlaşmalardan çekileceğini açıklaması ve İran başta olmak üzere bölge ülkelerinin İsrail’in yasadışı işgal çabasına verdikleri tepkilerin sertleşmeye başlaması bölgemizin geleceği için endişe verici gelişmelerdir. 
Bir bayrama daha İsrail zulmü ile girdik. Ortadoğu halkları, Filistin halkları gözyaşı döküyor. Filistin'de Kudüs'te kan var acı var. Mescid-i Aksa baskınında yüzlerce insan yaralandı. İsrail'in hava saldırısında onlarca insan hayatını kaybetti, çocuklar öldü ve yaralandı. 
Bütün bunlar ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasıyla başlayan bir provokasyonların sonucudur. Çok açık bir biçimde görülüyor ki görüntülerden de izliyoruz ki, İsrailli Siyonist dinci fanatikler Filistinlilerin evleri mekânları bombalanırken sevinç gösterileri yapıyorlar. Bu görüntüler 21. yy adına utanç vesikasıdır. İnsanlık bu görüntüleri elbette unutmayacak. 
İsrail öncelikle, Birleşmiş Milletlerin defalarca vurguladığı üzere, 1967 savaşında işgal ettiği topraklardan çekilmeli, Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye yönelik faaliyetlerine son vermeli, Kudüs halkına yönelik provokasyonları durdurmalıdır. 
İsrail devletinin Filistin topraklarına ve halkına yönelik uyguladığı sistematik şiddet ve saldırılar uygulamaktadır. Filistinliler binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan zorla çıkarılıp, yerlerine evrensel insan hakları değerlerine ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde İsrailli yerleşimciler yerleştiriliyor.     
Filistinlilere yönelik sürdürülen bu tür taciz ve saldırı dalgası, Doğu Kudüs’ün İsrail tarafından işgalinin yıl dönümünde polisin Mescid-i Aksa’da nöbet tutan Filistinlilere göz yaşartıcı kimyasal ajanlar, plastik mermi ve ses bombası kullanarak yaptığı müdahaleyle yeni bir boyut kazandı.  
Bugüne kadar yaşanan acı tecrübelerin, İsrail devletinin sürdürdüğü işgal ve saldırı politikalarının hiçbir şekilde barışa ve Ortadoğu halklarına hizmet etmediğini açıkça göstermektedir.  
Bu nedenle İsrail devletini Filistinlilere yönelik şiddeti ve yerinden etmeleri durdurmaya, her türlü ayrımcılığa son vererek insan haklarına saygılı olmaya, 1967 yılındaki sınırları esas alan iki devletli çözüm için adım atmalıdır. Bugünlerde yeniden başlatılan Gazze Şeridi bölgesine yönelik saldırılar ve tam kapatma/abluka uygulamaları derhal sonlandırılmalıdır.  
Siyonizm’in Kudüs'te Hıristiyan ve Müslüman insanların evlerini boşaltarak oraya Yahudi siyonist fanatiklerin yerleştirmesi çabasından vazgeçmelidir. Yıkımlar, sürgünler, tahliyeler bir an önce son bulmalıdır. 
Ayrıca önemli bir uyarımızda bütün bu zulüm içerisinde Ortadoğu’da halkların kardeşliğinin sağlanması gerekir. Zira bu sadece Müslümanların sorunu değildir. Sorun dinsel-mezhepsel çatışmalar temelinde ele alınmamalı, kardeşlik zedelenmemelidir. Bu sorun Ortadoğu halklarının sorunudur. Bu sorun emperyalizmin bölgede varlığının bir sorunudur. Çözümü de emperyalizme karşı ortak ve kardeşçe bir duruş ile çözülebilir. 
Türkiye halkını, Filistin halkının yaşadığı bu zulüm karşısında ses çıkartma ve dayanışmaya ve Başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere uluslararası toplumu kuruluşlarını da Filistin halkına yönelik zulme karşı etkin ve samimi tutum almaya, barış ve adaleti tesis etmeye çağırıyoruz.” (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim