Darphane Atakule’de, Türkpetrol’de çalışırken öğle tatilinde salaş bir kahveye gider sohbet ederdik. Kahvenin içi leş gibi sigara koktuğu için yaz kış bahçede otururduk. Kahvenin sahibi Giresun’lu Mesut’a (Gazneli Mesut derdim) “Evladım paran varsa, bir iç mimarla anlaş, burayı adam etsin. Bu mezbelelikten kurtulalım” dedim. 

Akıllı çocuk. Paraya kıydı. Yaklaşık 3 ay süren bir onarımdan sonra o salaş kahveyi çok nezih bir lokantaya dönüştürdü.

Adını, “ Kahve Bahane” koyduğum kahve-lokantanın açılış kurdelesini ben kestim. Şimdi evlere de servis yapan Gazneli Mesut tek kelimeyle âbâd olmuş. Lokantaya gelenlere, “Çorum’lu Mehmet hocam ufkumu açtı, hayatımın akışını değiştirdi, Allah ondan razı olsun” diyerek, beni hayırla anıyormuş.

Sohbet insanlar arasında ekmek gibi, su gibi vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. “İnsan insanın zehrini alır.” derler. İnsanlar konuştukça rahatlar, kendini ifade ettikçe mutlu olur. Kültürel birikimlerini, hayat tecrübelerini paylaşma imkânı bulan insanlar çevredeki insanlara da mutluluk enerjisini yayarlar. Bu yüzden, dostlarınıza iyi bir kulak olun, onlara zaman ayırın, onları can kulağıyla dinleyin. Onların dertli gönüllerine bir pencere açarak hayır dualarını alın.

Yoksa, sivri dili yüzünden öldürülen büyük hiciv üstadı Nef’i’nin gazâbına uğrarsınız.

Derdim nice bin sinede pinhan iderim ben,/ Bir âh ile bu âlemi viran iderim ben,

Ah ile komam dilleri zülfünde huzura,/ Cemiyeti ağyârı perişan iderim ben…

Yahya Kemal Beyatlı üstadım da bir başka pencereden bakmış hayata;

Bilmem kime yahut neye uyduk gittik, / Gâhî meye gâhî ney’e uyduk gittik,

Erbâb-ı zekâ riya-yı mezhep bildi, / Bizler dili divâneye uyduk gittik….

Şiir, rubai, müzik, spor ve felsefe sevdalısı deli gönüllü bir insan olarak ben de sohbeti çok severim. 

Üç sene her ayın üçüncü Perşembe akşamı İstanbul Kadıköy Halis Kurtça Kültür Merkezinde 24 defa yaptığım “Şiir ve Müzik” gecesinde dostlarımla hayatı paylaştım.

Perşembe geceleri çok sevilen dizilerden “Kurtlar Vadisi”’ne inat, şiirin ve müziğin büyüleyici nağmeleriyle onları bir başka âleme sürükledim. 

Cahit Sıtkı Tarancı’nın yeğeni Udi Bilsay Kadıoğlu ve KBB Uzmanı Doktor Ahmet Ayyürek’le beraber şarkılar okuyarak, şiir ve müziksever dostlarımızın dertli gönüllerine pencere açtık.

Niyazi Mısri üstadım,“Bizi herkes anlamaz, varlığından soyunup üryan olanlar anlar bizi” der. Bizler de, âriflere ve ehli dillere söyledik kelâmımızı, bizi anlasınlar diye. 

Bir 21 Mart Dünya Şiir Gününde şiire dair yazdığım şu dörtlüğü onlarla paylaştım.

Şiir Tanrı dilidir, ibadettir insana,

Şiir sevgi selidir, saadettir insana,

İlâhi bestedir şiir insan makamında,

Aşıktır, sevgilidir, zerâfettir insana.. (Mehmet Özata)

Geçen ay Mobil’ci arkadaşım Güven Erdoğan’la beraber Emirgan’daki Sakıp Sabancı Müzesinde Hollanda’lı ressamlardan “Rembrandt”ın sergisine gittik.

Işık ve gölge ustası olan bu dâhi ressamın, ışık ve gölge tekniğini kullanarak eserlerinde insan duygularını, karakterini ve derinliğini ortaya çıkaran dünyanın en büyük ve en meşhur ressamlarından biri olduğunu öğrendik.

Devlet Korosu Müdürü Mehmet Günteki’nin çağrısıyla 10 Nisan 2012 Salı gecesi  İstanbul Sepetçiler Kasrı Çamlı Köşk’te İstanbul Fasıl Topluluğunun sunduğu “Sultaniyegâh Faslı”nı dinleyerek ruhumuzu yücelttik. Daha sonra sahne alan klasik Türk müziğinin son temsilcilerinden Doğan Dikmen’den Hicazkâr şarkılar dinledik.