Yaprak Dökümü…
Reşat Nuri Güntekin’in, ilk baskısı 1930’da yapılan ünlü romanı…
Aynı adla ekranlara gelen televizyon dizisi ise 2005 ile 2010 yılları arasında Kanal D’de yayınlanmıştı.
Bizim okul arkadaşlarımız arasında “yaprak dökümü” ise 2015’le başladı denilebilir.
Çorum Lisesi 6 Fen-B sınıfından üç arkadaşımızı birden, bu yıl içinde peşpeşe kaybettik: 26 Temmuz’da Nazır Sercan, 22 Ekim’de Naci Bilan, 17 Aralık’ta, yani önceki gün de Osman Nuri Yavuzer…
Onun için, başlıktaki bu çok bilinen bedduayı 2015’le ilgili olarak kullanmadan edemedik.
Gerçekten “bu anlamda” kara bir yıl oldu 2015…
Naci’yi kaybettiğimiz günlerde Osman’ın hastaneye yattığını öğrenmiştik ve durumunun ağır olduğunu biliyorduk…Elden gelen bir şey yoktu ki…
Oğlu Mehmet Nuri, “Naci amcanın öldüğünü duyunca, iyice kendisini bıraktı” diyordu telefonda.
Oysa, Nazır’ın ölümünden sonra 28 Temmuz 2015 günlü gazetede duygularımızı aktarmaya çalışırken, “Bırakma hayatı!” demiştik başlıkta.
Bırakmamalıydık hayatı…
Bırakmamalıyız.
Mehmet Nuri, bir de, 2010 yılında Çorum’daki buluşmamızdan bahsetti, “İyi ki düzenlemişsiniz o buluşmayı Mehmet amca” dedi.
Biz de hep, 29-30 Ekim 2010 tarihlerindeki Çorum toplantımızdan fotoğraflar yayınlıyoruz zaten, kaybettiğimiz arkadaşlarımızın ardından.
O yılın ilkbaharında, Prof.Dr. Baki Erdoğan Ankara’da toplamıştı bizi. Enver ve Cihat’la birlikte biz de Çorum buluşmasını organize etmiştik.
Mehmet Nuri’nin dediği gibi, iyi ki de yapmışız bu işi.
Elimizde o fotoğraflar var şimdi.
Bir daha güncellenmesi mümkün olmayan fotoğraflar…
26 Ekim 2015 tarihli yazımızda, “Seni çok özleyeceğiz Naci” demiştik.
Hayat dolu, aksiyon adamı Osman !
Seni de çok özleyeceğiz.
Ve hiç unutmayacağız.
Mekânın cennet olsun.
Işıklar içinde yat.
*
Sezen Aksu’nun “Firuze” şarkısı, ilk duyduğum günden beri, yani 30 yılı aşkın süredir, her dinleyişimde içime işler.
Ne diyor Sezen?
*
Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yıllarını
Ağla, ağla Firuze ağla.. Anlat
Bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu

Kıskanır rengini baharda yeşiller
Sevda büyüsü gibisin sen Firuze
Sen nazlı bir çiçek, bir orman kuytusu
Hüzün buğusu gibisin sen Firuze

Duru bir su gibi, bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgâr gibi
Gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş
Acelen ne, bekle Firuze

Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yıllarını
Ağla, ağla Firuze ağla.. Anlat
Bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu

Acılı bir bakış yerleşirse eğer
Kirpiğinin ucundan göz bebeğine
Her şeyin bedeli var, güzelliğinin de
Bir gün gelir ödenir, öde Firuze

Duru bir su gibi, bazen volkan gibi
Bazen bir deli rüzgâr gibi
Gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş
Acelen ne bekle Firuze
*
Yıllar zaten yeteri kadar hızlı…
Aceleniz neydi arkadaşlar?



30 Ekim 2010 tarihinde çekilen bu fotoğrafta, ayaktaki merhum Nazır Sercan, oturanlar (soldan sağa) Mehmet Battal, merhum Osman Nuri Yavuzer ve merhum Naci Bilan görülüyor. 


Kısa aralıklarla aynı hastanede kaybettiğimiz iki arkadaş;Av. Naci Bilan (sağda) ve İnş.Müh. Osman Nuri Yavuzer (ortada), 30 Ekim 2010’da Vadi’deki eğlencede, Dr. Recep Burhanoğlu ve Cihat Ecdaroğlu ile birlikte…


6 Fen-B , tam 40 yıl sonra sınıfında…Okla işaretli üç arkadaş, artık hayatta değil…


Katipler Konağı’nda bir öğle yemeği anısı…


Bu da, Çorum Müzesi’ni ziyaretten…