SANATSEVER İŞADAMI HASAN YILMAZ

Aralık ayının ilk haftasıydı.

Alışveriş yaptığım bir marketten otobüs durağına doğru yöneldiğimde, eğitimci-yazar dostum Abdulkadir Ozulu'yla karşılaştım. O, kendine özgü sıcacık, sevgi dolu gülümsemesiyle beni selamlayarak, elimdeki poşetlerden birisini aldı yardım için.

Teşekkür ettim. Hal hatır soruştuktan sonra birlikte yürümeye başladık. O:

İşadamı Hasan Yılmaz’ın Merzifon-Gümüşhacıköy arasındaki fabrikasının çağrılı konuğu olduğumuzu bildirdi. Benim de üç yüz adet kitabımı alıp konuklarına armağan edecekmiş. Biz de Aşık Rıfat Kurtoğlu'yla birlikte açılışa katılarak kitaplarımızı imzalayacakmışız.

Açıkçası sevinçten sevgi terlediğimi duyumsadım. Böyle bir olanağı sağladığı için teşekkür ettim Ozulu'ya.

O, kültür-sanat adına dostluğun ve dayanışmanın bir gereği olarak niteledi bu tavrını.

Ne güzel, ne soylu bir davranıştı bu!

Yeniden buluşmak üzere ayrılırken sevinç ve coşku doluydum. Geçen Kasım ayı başında üç dizilik "Şiir diliyle Nasrettin Hoca Fıkraları 1,2,3." dosyamı kitaplaştırmıştım. Bunlarla geçen 10-12 Kasım 1995 günlerinde İstanbul'da Uluslararası Kitap Fuarı’na (TUYAP) katılmış, Ankara Edebiyatçılar Derneği Standı'nda okura kitaplarımı imzalamıştım.

Kitaba ilgi, tek sözcükle ilgisizlikti. İmza gününe katılan yazarların yüzde doksanı düş kırıklığına uğramıştı. Ünlü birkaç yazarla, medyanın öne çıkardığı yazarlar ilgi görmüştü. Halk gezmek, görmek ve zaman geçirmek için geliyordu kitap fuarına. Yazar arkadaşlardan birinin esprisi bizleri hem güldürmüş, hem de düşündürmüştür.

"Kendi çocuklarıma bile üste para vererek okutamıyorum kitaplarımı." diyordu.

Günümüzde, kitapların yerini başka şeyler mi almaya başlamıştı acaba? Doğaldır ki, bu duruma birden bire gelmemiştik. Bu konuda çok şeyler söylenebilirdi.

fabrikası, 17 Aralık 1995 günü açılacaktı,

Hasan Yılmaz’ın sanatseverliği bana bundan bir buçuk yıl önce (13 Şubat 1994'te) ölen Karabüklü Şair İbrahim Yıldız'la, onun kitaplarını satın alan Karabüklü işadamı Osman Natıroğlu’nu anımsattı.

İbrahim Yıldız, emekçi bir şair ve yazardı. 60 yaşından sonra şiir dosyalarını kitaplaştırmaya başlamıştı. Kitap çıkarmaktaki gecikmişliğini telafi etmek istercesine, altı ayda bir kitap çıkarıyordu. Bana da imzalayıp göndermişti kitaplarından.

Kendisiyle 1992 yılının Temmuzunda Devrek Baston ve Kültür Şenliği’ne katıldığımda ilk ve son kez görüşmüştük.

İbrahim Yıldız, 1992 Temmuzunda "Toplumun Teni" adlı dördüncü şiir kitabını çıkardığında, söz konusu işadamı Osman Natıroğlu, İbrahim Yıldız'ın 1000 adet kitabını satın alır.

Kutlama kartı yerine bu şiir kitaplarını postalar tanıdık bildiklerine. Kitap armağan eder eşine dostuna. Ekonomik olanaklarının bir bölümünü sanatın ve kültürün yaygınlaşması yönünde kullanır. Bu soylu davranışı, alkışlanası tutumu tüm işadamlarına örnek olacak nitelikteydi. Hasan Yılmaz da Çorum'un Osman Natırağlu'sunun bir eşiydi.

böylesi sanatsever işadamlarına ne çok gereksinimi vardı. Kitaplarımız, (sıkma kömür fabrikası) I.C.C.'nin açılış günü anısına, bir eğitim ve kültür hizmeti olarak sunulacaktı.

Belirlenen gün ve saatte Aşık Rıfat Kurtoğlu ve eğitimci-yazar Abdulkadir Ozulu ve kitaplarla birlikte fuar alanına ulaştık. Çağrılılar için otobüs tutulmuştu. Biz de yerlerimizi aldık. Otobüsün hareketi ile sanatsal ve kültürel bağlamadaki söyleşimiz de koyulaştı. Ozulu'nun, Çöplük Çarşısı ve esnafı üzerine sürdürdüğü bir kitap hazırlama çalışması vardı. Oldukça ilginç ve farklı bir çalışmaydı bu. 40-50 yıl öncesinin esnaf çarşılarına bir pencere açıyordu. Dosyası yanındaydı. Bazı pasajlar okuduk. Geçmişten tatlı, hoş, sıcak ve nostaljik esintiler getirdi. Merak ve ilgiyle tamamlanıp kitaplaşmasını bekleyecektik.

Merzifon üzerinden dolaşıp, Gümüşhacıköy yönündeki fabrikaya geldik. Arabası olanlar bizden önce gelmişti. Arı oğul verircesine bir insan kalabalığı vardı.

Rıfat'la birlikte, bir masa üzerinde kitaplarımızı sergiledik. Sevgili Ozulu ve Şahika Özünel de bizlere yardımcı oldular. Program sürerken biz de konuklara kitapları imzalamayı sürdürüyorduk. Armağan kitaplara ilgi yoğundu. Gönül isterdi ki, armağan olmayan kitaplara da aynı ilgi gösterilsin.

“Bedava sirke baldan tatlıdır” derler ya; kitap da bedava olunca kapış kapış gitti. Kısa sürede tükendi 300 adet kitap. Daha olsa onlar da tükenirdi.

Toplumun, sanattan kültürden uzaklaştırılıp, hızla yozlaşmaya başladığı, okuma olayının geri plana itildiği, sanatçılara hor bakıldığı, kitapların öksüz bırakıldığı bir ortamda, Osman Natıroğlu ve Hasan Yılmaz gibi güzel insanların varlığı gelecek açısından umut vermektedir bizlere.

Gönül ister ki, sanatsever iş adamlarımız çoğalsın; kültür ve sanata sahip çıksınlar. Onun evrensel güzelliğinde tüm insanlarımız buluşsun; sevgiyi, kardeşliği, birlikteliği ve barışı yaşasınlar. Osman Natıroğlu’yla Hasan Yılmaz'ın tüm iş adamlarımıza örnek olmasını diliyorum.

Konuşmaların ardından açılış gerçekleşti. Yemek ikramı herkesi memnun edecek özellikteydi. Hasan Yılmaz'ı kutladık. Sanat ve kültüre gösterdiği ilgi ve duyarlılık nedeniyle de içtenlikle teşekkür ettik kendisine. O da, fabrikanın yönetim, üretim ve hizmet, birimlerini gezdirerek bilgiler verdi bizlere. Ayrılırken çevre dostu I.C.C.'nin ülkemiz için hayırlı, uğurlu olmasını diledik.

Dönüşte yaşanan güzellikler nedeniyle yediveren gülleri açmıştı sanki yüreklerimizde. Hasan Yılmaz, sevgili Ozulu aracılığıyla yılbaşı için 50 takım (150 adet) kitabımı daha satın aldı. Aldığı kitap toplamı 450'ye ulaştı. Kültür-sanat adına kendisine ve sevgili Abdulkadir Ozulu'ya en içten teşekkürlerimi iletiyorum.

Daha nice sanatsal güzelliklerde yeniden buluşmak dileğiyle…

19.01.1996

(SÜRECEK)