SANAT VE SANATÇI ÜZERİNE

Günümüzde sanatçı denildiğinde her nedense akla gelenler şarkıcı, türkücü, popçular ve mankenler oluyor. TV kanalları birçok konuda olduğu gibi sanat ve sanatçı konusunda da kamuoyunu yanlış yönlendirmektedir.

Öğrendikleri üç beş şarkıyla ya da kotardıkları bir iki kliple, belledikleri birkaç figürle kalça kıvırıp, göbek atanlar özel TV kanallarında arzı endam ederek hemen ünleniveriyorlar.

Bundan sonra da onları, sık sık "televole", "shov" programlarında izlemek mümkün. Artık medya da, magazin basınının da gündemindedirler bunlar. Birbirleriyle olan haşna fişnalarıyla da adlarından her gün söz ettirirler.

Son yıllarda özel TV kanalları sanatçı (!) üretim merkezlerine dönüştü. Ancak bunlara ne derece sanatçı denebilir, tartışılır doğrusu. özel TV kanallarında ünlenen bu şarkıcı, türkücü, popçu ve mankenler TV dizileri ve filmleri de oynayarak sanat adına (!) sergiledikleri bol cinselliklerle sanatımızın kültürümüzün gelişmesine katkıda (!) bulunuyorlar.

Yine bu özel TV kanallarında ünlenen bu şarkıcı, türkücü, popçu ve mankenler TV dizileri ve filmleri de oynayarak sanat adına (!) sergiledikleri bol cinselliklerle sanatımızın kültürümüzün gelişmesine katkıda (!) bulunuyorlar.

Çok izlenip, çok kazanmak uğruna yapılan bu tür çalışmaların, sanatımızı, kültürümüzü yozlaştırmaktan başka bir işe yaradığını söyleyebilir misiniz?..

Söyleyemezsiniz elbet.

Bazı sözde sanatçılar, oldukça yüksek paralarla TV'lere lanse etmek, kimseye yarar sağlamadığı gibi, bu tür davranışları, sanata ve gerçek sanatçılara yapılmış büyük bir haksızlık ve saygısızlık olarak nitelendiriyoruz.

Sanatçılığın bu denli kolay, ucuz ve basit olmadığını birileri söylemeli ve anlatmalıdır böylelerine.

Sanata gerçek anlamda emek vermiş, yaşamının her aşamasında bunun sorumluluğunu duymuş, çilesini çekmiş, sevincini, heyecanını, mutluluğunu halkıyla paylaşmış olanlara saygımız sonsuzdur. Çünkü onlar, sanatsal üretim ve yaratımlarını halkının hizmetine sunan gerçek sanatçılardır.

Bizim sözümüz, sanatın hangi alanında, hangi dalında ve hangi türünde olursa olsun, sanat adına, sanatı yozlaştıranlara ve halkı yanlış yönlendirenlere...

Sapla samanın iyice birbirine karıştırıldığı günümüzde sanat nedir? Sanatçı kime denir? Bunun sınırlarını belirlemek gerçekten de güçleşti iyice.

Halkın nazarındaki sanat ve sanatçı imajına bir örnek olması açısından bir anımı anlatmak istiyorum burada.

12 Kasım 1994'de Trabzon'daki Kıyı Kültür Sanat Dergisi'yle, Çorum Gazeteciler Cemiyeti olarak ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz "Şükrü Gümüş Roman Ödülü" töreninden bir gün önceydi. Kıyı Kültür Sanat Dergisi Sanat Danışmanı şair-yazar Ahmet Özer'le, şair dostu İbrahim Dizman da tören için Çorum'a geleceklerdi. Mehmet Yolyapar, bu iki sanatçı dostumuz için öğretmen evini telefonla arayarak yer ayırtmıştı, 11 Kasım akşamı için. Çünkü bu arkadaşlarımız saat 21.00-22.00 gibi Öğretmen evinde olabileceklerini belirtmişlerdi.

(SÜRECEK)