ONURUMUZ GURUMUZ HASAN TULUK

Ülkemizde sanatçı olmak kadar zor, çileli ve değeri bilinmez bir başka meslek daha var mıdır diye düşünüyorum da bulamıyorum. Neden zor, neden çileli? Neden değeri bilinmez sanatın ve sanatçının?..

Tüm değerlerin alt üst olduğu, köşe dönmeciliğin, kolay yıllardan para kazanmanın uyanıklık ve akıllılık sayıldığı ülkemizde, sanat yapmanın, sanatla uğraşmanın pek akıllıca bir iş olduğu söylenemez. Çünkü kişiye para kazandırmaz, köşe döndürmez, kişiyi makam sahibi yapmaz.

Buna karşın sanatçı; kolayı değil zoru, yanlışı değil doğruyu, çirkini değil güzeli, zararlıyı değil yararlıyı, geçici olanı değil kalıcıyı, sevgisizliği değil sevgiyi seçmiştir doğası gereği.

Bu nedenle, sanatçı olmak kolay değildir. Sanatçı olmak için her şeyden önce yetenekli olmak gerekir. Bu yetenek doğrultusunda çalışmak, çalışılan alanda emek vermek gerekir. Üretebilmek için de sürekli kendini geliştirmek, yetiştirmek gerekir.

Atatürk'ün işaret ettiği gibi; "Mebus olunabilir, bakan olunabilir, hatta cumhurbaşkanı bile olunabilir ama sanatçı olunamaz".

Sanatçı; hiçbir kişisel çıkar, makam, şan ve şöhret beklentisi olmadan, çalıştığı alanda yeteneklerini, aklını, bilincini kullanarak; bunu duygularıyla harmanlayıp, alın ve beyin teriyle nice güzel yapıtlar ortaysa koyan kişidir.

Çevresindeki insanlar sanatçıyı kolay kolay anlayamazlar. Onu akılsız, aykırı ve muhalif bir insan olarak görebilirler. Bu, onun için hiç de önemli değildir. O özgür düşüncesiyle, birilerine yaranma kaygısı olmadan, kimsenin dümen suyunda gitmeden, gecesini gündüzüne katarak çalışır, yapıtlarını özgürce üretir. Onu, toplumun yararına sunmaya, topluma mal etmeye, gözlere, yüreklere, beyinlere taşımaya çalışır bu güzellikleri.

Sanatçının yeni bir yapıt oluşturduğu zamanki mutluluğunu hiçbir maddi şeyle veremezsiniz, isterseniz dünyaları bağışlayınız ona.

Sözü buradan o güzel insan, Çorum'umuzun yüz akı, metal işleri sanatçısı Hasan Tuluk'a getirmek istiyorum.

O, Fransa başarısıyla salt Çorum'un değil; yerelden ulusala, ulusaldan evrensele uzanan sanat yolunda, ülkemizin yüzünü ağartmış bir güzel insandır. Hem de hiçbir kurum ya da kurulsun parasal desteğini almadan, salt kendi çabası ve olanaklarıyla, başarılmazı başarmıştır.

Yumuşak doğası, sevgi dolu yüreği, sanatçı ruhuyla metalleri hamur gibi yoğuran; onlara çekiç darbeleriyle biçimlendirip sanat yapıtlarına dönüştüren bir büyük değerdir O. Çorum'un kültürel değerlerini yeni baştan yorumlayıp yapıtlarıyla simgeleştiren ve ölümsüzleştirendir O.

Fransa'nın Lyon kentinde katıldığı 3. Altıneller Şenliği'nde Türk, Fransız, Polonyalı, İsveçli 41 sanatçının, 140 eserin arasında 7 kişilik jürinin oylarıyla ödülü almıştır. Ayrıca, 154 kişilik halk jürisi de birincilik ödülünü O’na vermiştir.. Böylece sanat elçimiz Hasan Tuluk iki birincilik ödülüyle dönmüştür ülkemize. Onun başarısı Çorumlu olarak, bu ülkenin bireyleri olarak hepimizi onurlandırıp gururlandırmıştır.

Sanayi ve ekonomisiyle dışa açılarak adını duyuran güze! Çorum’umuzun sanat ve kültür alanında da uluslararası düzeyde ses getirmesi ne güzel!.. Gönül ister ki kültür ve sanatın her dalında aynı başarıyı gösterelim. Çorum'da bu kültür birikiminin var olduğuna inanıyoruz. Yeter ki sanata ve sanatçıya gereken destek ve değer verilsin. Onlara sanat ve kültür üretimi için ortam ve olanak sağlansın. Önlerindeki engeller kaldırılsın.

Bunun için de iş adamlarımıza, sanayicilerimize, kurum ya da kuruluşlarımıza pek de zor olmayan görevler düşmektedir. Sonuçta kazançlı çıkacak olan önce Çorum’umuz, sonra da ülkemiz olacaktır.

Bir kentin, bir bölgenin, daha geniş tanımıyla bir ülkenin kalkınabilmesi, salt sanayi ve ekonomisiyle mümkün değildir. Bu kalkınmanın temellerini kültür ve sanat zemini üzerine oturtmadığımız sürece her şey yarım, her şey eksik olacaktır.

Sevgili Hasan Tuluk’u bu başarısından dolayı en içten duygularımızla kutluyoruz. O, Çorum’umuzun, en önemlisi ülkemizin onuru ve gururu olmuştur. Azmi, başarısı eksilmeden sürsün diyor, daha nice başarılar diliyoruz. 1997

(SÜRECEK)