AŞIK RIFAT KURTOĞLU ve “GÖNÜL DİLİM”

Sanatçının her şeyden önce içinden çıktığı toplumu çok iyi tanıması ve onun kültürünü çok iyi özümlemesi gerekir. Her sanatçı çalıştığı dalda ve alanda üretim yaparken, insanların iç dünyasındaki özlemlerini, acılarını, sorunlarını hayal gücünün potasında yoğurup yorumlayarak bir oya gibi nakış nakış işler. Bunları şiire, öyküye, romana, resme, ezgiye, çizgiye vb. dönüştürür. Böylece halktan aldığını yeniden halka yansıtmış olur.

Sözü, Aşık Rıfat Kurtoğlu’na getirmek istiyorum.

Kurtoğlu, 1962 yılında Çorum’un Eskiekin köyünde doğar. İlkokulu köyünde, ortaokulu Çorum’da okur. Ekonomik ve başka nedenlerle öğrenimini yarıda bırakır..

1977’de TRT Ankara Radyosu’na sınavla girip iki buçuk yıl çalışır. 1980 yılında oradan ayrılır. Askere gider. Dönüşte çayocağı işletir, pazarlarda çay satar. Sürekli bir işi olmadığından, para kazanamaz. Kendi deyimiyle, “bir baltaya sap olamaz” ama herkesin olamayacağı bir şey olur. Sanatçı olur. Şiirler yazar, derlemeler yapar. Sazı ve sözüyle yerel ezgileri seslendirir. Bugüne değin, TRT repertuar denetiminden geçerek tescillenmiş 14 parçası vardır. Bunlardan 2’si bozlak, 2’si folklor, 10’u da (deyiş) kırık havadır. Bir şiirinde kendisini şöyle anlatır.

Kurdoğlu’yum, günlük doyar karınım

Haset değil fakirliktir sorunum

Ömür yarı hala kaygım yarınım

Bir baltaya sap olamadık vesselam 

Kurtoğlu, azmi, iradesi, çalışkanlığı üretkenliği ile geleneksel halk ozanlığı zincirinin güçlü halkalarından biri olmaya aday görülmektedir Çorum’da. O, halk ozanlığının yanı sıra yaptıkları ve başardıklarıyla da oldukça farklı bir kişiliğe sahiptir. 1994 yılının ikinci yarısından günümüze değin son bir yıldır basının gündemindedir. Özellikle 1995 yılı O’nun yıldızının parladığı yıl olur. Yazdığı şiirlerini bir araya getirerek, “Gönül Dilim” adlı bir dosya oluşturur. Bu da kitap olarak, geçtiğimiz Nisan ayı başında Çorum Belediyesi yayınları arasında çıkar.

O, kendi dalındaki çalışkanlığı ve üretkenliğiyle il dışında da Çorum’un sanat elçisi olma şansını yakalar. Ulusal TV kanallarına çıkar.         

Aşık Rıfat Kurtoğlu aynı zamanda müthiş bir doğaseverdir. Ondaki doğa sevgisi çocuk yaşlarda başlar. Köyü olan Eskiekin’de boş gördüğü her alanı fidanlamanın düşlerini kurar yıllarca. Bir şiirinde de şöyle dile getirir bu isteğini.

Sarar isen gönlümdeki yarayı

Verir isen her imkanı parayı Köyümdeki her bir karış merayı

Yeşertirim fidan dikip Yarabbim… (sayfa: 30)

Belediyenin bastırdığı kitabından kendi payına düşenlerin parasını fidana dönüştürerek bu düşünü gerçekleştirir. Ne mi yapar? 1995 Nisanında bir kurum, ya da kuruluşun başaramayacağı bir işi başarır, parasız pulsuz olarak. Çorum merkezi ve yerel yönetimlerinin yardım ve desteğini alarak, köyü Eskiekin’de 150 dönümlük bir alanı, 10 bin fidanla donatır. Kurduğu ormana da  “Öğretmenler Ormanı” adını verir.

O, yüreğindeki ağaç sevgisini ormanda, öğretmen sevgisini de fidanlattığı alana “Öğretmenler Ormanı” adını vererek ölümsüzleştirmiştir. Bu, örnek alınması gereken bir davranıştır.

Son yıllarda, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de çevre olayı, üzerinde önemle durulmaktadır. Ormanlarımızın korunması, yeni ormanların kurulması ve geliştirilmesi ülkemizin geleceği açısından büyük önem arz etmektedir. Olaya bu açıdan baktığımızda Aşık Rıfat Kurtoğlu’nun bu girişimi ve başarısı, gerçek vatanseverliğin bir göstergesi sayılmalıdır bence.

(SÜRECEK)